EGS Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen sempozyumun açılışında TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet SOĞACI, Yönetim Kurulu Başkanımız Mehmet BESLEME, Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Petek ATAMAN, Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tuncer TURHAN, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdür Yardımcısı, Denizli Eski Tarım İl Müdürü Yusuf GÜLSEVER birer konuşma yapmıştır. Sempozyuma yaklaşık 200 kişi katılmış, 3. gün yapılan geziler ile sona ermiştir. Oda Başkanımız Mehmet BESLEME‘nin konuşması şu şekildedir. 2. Bağcılık- Şarapçılık Sempozyumu ve Sergisi 31Ekim-1 Kasım 2013 Denizli Değerli Konuklar, Sevgili Oda Yöneticilerimiz, Sevgili Meslektaşlarım, TMMOB Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odaları tarafından düzenlenen " 2. Bağcılık ve Şarapçılık Sempozyumuna hoş geldiniz diyor, hepinizi Kimya Mühendisleri Odası adına saygı ile selamlıyorum. Birçok arkadaşımızın hatırlayacağı üzere ilk sempozyumu yine bu ilde, 3 odamızın Denizli Birimlerinin öncülüğünde düzenlenmiştik. Bugün bağcılık ve şarapçılık alanında düzenlediğimiz bu etkinliğin ikincisinde, ne yazık ki, önceki tespitlerimiz, önerilerimiz kısacası beklentilerimiz üzerine olan olumlu gelişmeleri görememekteyiz. İlkinin üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen iyileşmek daha çok, yeni olumsuzluklarla yüzleşmekteyiz. Değerli konuklar; Taze üzüm suyundaki şekerin fermantasyon yoluyla alkole dönüşmesi ile elde edilen, birçok çeşide sahip olan ve medeniyet tarihi kadar eski bir içecektir şarap. Tarihte, "bereketin ve bolluğun" simgesi olarak anılan, tanrılara hediye olarak sunulan üzümle ilgili söylenceler Nuh Tufanı‘ na kadar dayanır. İnsanlık tarihinin ilk dönemlerinden beri üzüm ve şarap neredeyse her kaynakta yer almıştır. İlk bereket tanrılarının sembolü olan üzüm, kutsallığını şaraba dönüştürerek edebiyatta, sanatın çeşitli dallarında yer bulmuştur. Başlı başına bir kültürdür şarap. Birçok kaynak yüzlerce çeşidi olan üzümün anavatanı olarak Anadolu‘yu gösterir. Anadolu‘da yaşayan ilkçağ insanlarının şarabı sadece damak zevki için değil, sağlık için de kullandığı bilinmektedir. Bu topraklarda neredeyse 5000 yıldır üzüm vardır, bağcılık vardır, şarap vardır. Alacahöyük‘de MÖ 3000 yılından altın şarap kadehi ve güğümü, Kültepe‘de MÖ 1750‘den Koçbaşı şeklindeki içki testisi Anadolu‘da şaraba dair bulunan en eski izler. Boğazköy‘deki kazılarda ortaya çıkan Hitit tabletlerinde şarabın dini ritueller ve günlük hayattaki yeri anlatılıyor. Yine Konya, Ereğli ilçesine bağlı İvriz‘de bulunan büyük taş kabartma üzerinde feyz ve bereket ilahı Tarhu, sağ elinde üzüm salkımlı asma dalı, sol elinde buğday başakları ile görünür. Tanrının karşısında yer alan küçük insan figürü de Hitit Kralı Varpalavas‘tır. Tanrı Tarhu, iki elini birleştirerek bereket dileyen Varpalavas‘a elindeki en değerli yiyecekleri sunar; üzüm ve buğday... İnsanoğlu antik çağlardan itibaren şaraba, yaşamını sağlamak için diğer besinlerden daha fazla önem vermiştir. Belki de bu yüzden her toplumda bir de şarap tanrısı vardır; Mısırlılarda Osiris, Yunanlılarda Dionysos, Romalılarda Bacchus... Hititleri takiben Anadolu‘da şarap ve bağcılık daha da yaygınlaşmıştır. Anadolu‘nun sahillerinde yaşayan gemici ve tüccar Fenikeliler şarabı Ege adalarına, Yunanistan‘a taşıyıp büyük kazançlar elde etmiştir. Değerli konuklar, Türkiye, geniş bağ alanları ve ekolojik uygunluğu ile katma değeri çok yüksek olan şarap üretiminde büyük bir potansiyele sahip olmakla birlikte, henüz bu potansiyeli yeterince değerlendirememektedir. 2004 yılı FAO verilerine göre, Türkiye bağ alanlarında dünya dördüncüsü, yaş üzüm üretiminde dünya beşincisi, kuru üzümde ise dünya ikincisi konumundadır. Türkiye, yaş üzüm üretiminin yüzde 40‘ını kurutmalık, yüzde 30‘unu sofralık, yüzde 28‘ini şıralık yüzde 2‘sini şaraplık olarak değerlendirmektedir. Türkiye, şaraplık üzüm üretimi açısından İspanya, Fransa ve İtalya‘nın ardından 4‘üncü sırada gelmektedir. Ancak bu ülkeler ürettikleri üzümün yüzde 90‘ını şaraba çevirirken, Türkiye‘de bu oran yüzde 2‘de kalmaktadır. Aynı şekilde, AB ülkelerinde kişi başına ortalama şarap tüketimi 30 lt/yıl üzerinde gerçekleşirken, Türkiye de tüketim 0,9 lt/yıl düzeyindedir.150 milyar dolar büyüklüğündeki şarap dış satımında Türkiye‘nin payı 4 milyon dolar civarındadır. Şarabın katma değerinin kuru üzüme göre çok daha fazla olduğu göz önüne alındığında, Türkiye‘deki bağcılık sektörünün kaliteli şarap üretimi ve ihracatına yönelmesinin kayda değer bir gelir artışı sağlayacağı açıktır. Türkiye şarap sektörünün gelişmesi, ekonomik açıdan sağlayacağı faydanın yanı sıra, şaraba tüm dünyada atfedilen kültürel değer düşünüldüğünde, turizm ve ülke tanıtımında da etkili olacaktır. Bugün düzenlenen bu sempozyumla da; şarap bağcılığından küresel ısınmanın bağcılığa etkilerine, şarap kültüründen şarap turizmine, üretimden markalaşmaya, yasal mevzuattan rekabete birçok konu uzmanlar tarafından yeniden masaya yatırılacağız. Odalarımız ve uzmanlarımız da kendi birikimleriyle tartışmalara çözüm önerileri ile birlikte katılacaklardır. Değerli katılımcılar; Önceki sempozyumlar sonucunda yayınladığımız ve kamuoyu ile paylaştığımız bildirgeden bazı bölümleri yeniden hatırlatmakta fayda görüyorum. Sempozyumlardan çıkarılan sonuçlardan önemli görülenleri, ilgililere ve yetkili kurumlara şöyle özetlemiştik; • Bağcılığın ve Şarapçılığımızın sürdürülebilirlik temelinde, birlikte ele alınıp, değerlendirilmesi zorunluluktur. Bu açıdan da mevcut durumun doğru kavranarak, mevcut potansiyelimizin harekete geçirilmesi için, siyasi iktidarlara göre değişmeyen bir devlet politikası derhal oluşturulmalıdır. • Oluşturulacak politikalarda, başta yetiştiricilerimiz ve sanayicilerimiz olmak üzere, sektörlerde yer alan çalışanların ve gerekli teknik elemanlar için bilimsel ve istenilen nitelikte üretim için eğitim mutlaka yer almalıdır. • Oysa kaliteli ve AB standartlarına uygun üretim yapmak, daha da artacak olan rekabet koşullarında, sektörlerin sağlayacağı istihdam alanları ve ekonomimize sağlayacağı daha fazla katkı için, dünyada şarap üreten ve ihraç eden ülkelerin hiçbirinde olmayan ÖTV gibi vergilerin mutlaka kaldırılması gerekmektedir. • Üstelik alkollü içecekler sektörüne getirilmesi planlanan tanıtım ve reklamlara dönük kısıtlamalar, sektörleri çok daha zarara uğratacağı da aşikardır. • Yine şaraptaki yüksek vergi yükünün, kaçak üretimi ve kayıt dışılığı arttırdığı, bununda şarap sektöründe haksız rekabeti beraberinde getirdiği herkesçe bilinmektedir. • Mevcut uygulamalar, kaliteli üretimi ve markalaşmayı da olumsuz etkilemektedir. Ayrıca sektörlerin gelecekte başta AB olmak üzere diğer ülkelerle rekabet şansını da tamamen ortadan kaldırmaktadır. Bu durum, bu alanda da ülkemize tam bir açık pazar haline getirecektir. • Bununla birlikte; AB ülkelerinin şarap üretimi ve dış satımda rekabet ettiği, aralarında Türkiye‘nin de bulunduğu kimi ülkeler, rekabet gücünü arttırmak üzere belirlediği "daha az üretim daha kaliteli şarap" anlayışı" ilkesi temelinde geliştirilerek, uluslararası ölçekte söz sahibi olacağımız bir sürece dönüştürülmelidir. • Dahası, dünyada yemek kültürünün bir parçası olarak değerlendirilen şarabın, turizm potansiyelimizin gelişmesine katkıda bulunacağı düşünülmeli ve bu konuda çalışmalar başlatılmalıdır. • Bugün dünya şarap pazarında pay sahibi birçok ülke, gerekli üzümü dışarıdan alırken, ülkemiz dünyanın 4. bağcılık ülkesidir. Ama bu zenginliğimizi geliştirecek mevcut ulusal politikalarımız ve hedefimiz yoktur. • Bir taraftan şarap üreticisi yüksek vergilerle sıkıştırılırken, bir yandan da bağcılığımız kendi haline bırakılmaktadır. • Ülkemizde modern bağcılık ve kaliteli üzüm üretimi için, üretici desteklenmeli, teşvik edilmeli, yönlendirilmeli ve eğitilmelidir. Bağcılık geliştikçe kaliteli şarap üretimi de gelişecektir. Değerli konuklar, Şarap denince akla ilk gelen isimlerden biri olan Ömer Hayyam ‘ın dizeleri ile sözlerimi tamamlamak istiyorum. Şöyle diyor Ömer Hayyam: Ferman sende, ama güzel yaşamak bizde: Senden ayığız bu sarhoş halimizde. Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı: İnsaf be sultanım, kötülük hangimizde? Şu dünyada üç beş günlük ömrün var, Nedir bu dükkanlar, bu konaklar? Ev mi dayanır, bu sel yatağına? Bu rüzgarlı yerde mum mu yanar? Sabah doldu göklere mavi mavi; Doldur, ışık döker gibi, kaseyi! Acı olmasına acıdır şarap: Ama gerçek daha acıdır demezler mi? Adam olduysan hesap ver kendine: Getirdiğin ne? Götüreceğin ne? Şarap içersem ölürüm diyorsun: İçsen de öleceksin, içmesen de! Ben bu sempozyumun gerçekleşmesini sağlayan uzmanlarımıza, akademisyenlerimize, üç odamızın Denizli şube ve temsilciliklerine, odalarımız çalışanlarına özellikle teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. Mehmet Besleme Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı |