14-16 Kasım 2013 tarihlerinde Ankara Milli Kütüphane`de gerçekleşen sempozyumda çalışan, sektör ve işverenlerin sorunlarına çözüm yolları aranmıştır. Sektörde ortak çalışan yerli yabancı katılımcılar tarafından sunulan akademik makaleler ve teknik içerikli sunumlarla bilgi paylaşımı yapılmıştır. Özellikle Dünyada olduğu gibi, ülkemizde de madeni yağ konusunda sürdürülebilir ve doğa dostu alternatif kaynakların kullanılması konusunda çalışmaların akademik düzeyde başlamış olması ve bu tür çalışmaların çeşitlendirilmesi ve maddi proje destekleri ile desteklenmesi gerektiğini göstermiştir. Sempozyumda, izo parafinlerin ve naftanik yağların önemi tartışılmıştır. Kullanımda olan yüksek tüketimli, değişim aralıkları uzun olan taşıt ve endüstriyel madeni yağların, erken değişimlerinin dolayısıyla aşırı madeni yağ tüketiminin önlenmesi için yapılması gereken işlemler gözden geçirilmiştir. Ülkemiz madeni yağ tüketimi 450. 000 ton civarında ve buradan çıkan atık yağ 250.000 ton civarındadır. Toplanan atık madeni yağın ise 40.000 ton civarında olduğu göz önünde bulundurulduğunda; Amerika`da 8, Belçika`da 2, Danimarka`da 1, Almanya 6, Fransa`da 1, Yunanistan`da 1 İtalya`da 5, İspanyada 3, vb gibi ilerlemiş ülkelerde toplam 27 adet, dünyada toplam 400 adet olan ve çoğu devlet desteği ile çalışan geri kazanım tesisleri mevcuttur. Atık yağların ancak %18 kadarının toplanabildiği ülkemizde geri dönüşüm tesislerinin sayısı 40 adet olup fazladır. Atık yağların daha yüksek oranlarda toplanabilmesi için devlet organlarına büyük görevler düşmektedir. 2012 yılında TÜPRAŞ Rafinerimizin yurt içi baz yağı satışının 266.000 ton, ithal baz yağ miktarının 832.000 ton ve ülkemiz madeni yağ tüketimine esas kullanılan mineral baz yağ miktarının 350.000 ton civarında olduğu gerçeği ile 750.000 ton baz yağının ve toplanamayan 210.000 civarında atık yağın olmak üzere toplam 960.000 yani yaklaşık 1.000.000 ton yağın 10 numara yağ adı altında pazarlandığı kanısına varıldığı hususu sempozyumda vurgulanan önemli noktalar arasındadır. Sempozyumda teknik olarak; Madeni yağda ve diğer sıvılarda kavitasyon teknolojisi ile karıştırma süresinin yüksek oranda azaltıldığı, 250-300 bar civarındaki basınca dayanıklı olan hidrolik sistem yağlarının, 500 bar basınca dayanıklı olanlarının üretildiği bu nedenle Hidrolik sistem yağlarına bazı yeni testlerin getirildiği, Kullandığınız motor yağlarının ömrünün yaklaşık olarak hesaplanabildiği, Trafo yağlarındaki gaz analizlerinin önemi, Sentetik baz yağların üretim çalışmaları, Bitkisel yağlarla mineral baz yağlarının belirli oranlarda karıştırılabileceği ve kullanılabilmeleri hususunda akademik çalışmalar, Madeni yağların çevre ve insan sağlığına zararlı etkileri Grup II Grup III yağlarının sektördeki durumu, Ülkemiz, Avrupa ve Ortadoğu`da ağır hizmet dizel motor yağı projeksiyonları, Metal işleme yağları, alanın uzmanları ile tartışılmıştır. Sempozyumda tartışılan ve sektörün bileşenlerine kamu, sanayici ve çalışanlara görevler düşen bazı sonuçları şu şekilde sıralayabiliriz. Sanayi ve atık kızartma yağlarının ekonomiye kazandırılması için etkin bir toplama stratejisi geliştirilmelidir. Ülkemizdeki Madeni Yağ, Atık yağla ilgili dernek, federasyon vb. kuruluşların koordineli çalışarak güç birliği oluşturması gerekmektedir. Mutlaka kamu kurumlarından daha fazla destek alınmalı kamu kurumlarının sürece katılması sağlanmalıdır. Ulusal Mevzuatın oluşturulması gerekmektedir. AB uyum yasaları çerçevesinde mevzuatların çoğu son 10 yıl içinde çıkmıştır. Kendi üretim şartlarımıza uygun özgün mevzuat oluşturmamız gerekmektedir. Sık sık güncelleme adına yapılan değişikliklerde yeni yeni kriterlerin getirilmesi (TSE ürün Belgelendirilmesi zorunluluğu, kapasite kriterleri vb.) üreticiyi zorlamaktadır. Mevzuatların uygulanması sırasında TSE ve TOBB gibi kurumların Standart, Donanım ve Yetişmiş eleman yetersizliği nedeni ile üreticiler zaman ve maliyet artırıcı sorunlar ve sıkıntılar yaşanmaktadır. Her Sektörde olduğu gibi Madeni Yağ Sektöründe de mevzuattaki zaaflardan yararlanarak haksız kazanç sağlamayı hedefleyen kişi ve kuruluşların faaliyetlerinin denetiminin arttırılması gerekmektedir. Yapılan önleme çalışmalarının Türkiye`de üretimi rahatlatmaktan çok, ithalatı destekler durumda olduğu sektörden katılanlar tarafından görüş birliği ile belirtilmiştir. Madeni yağ sektörüne getirilen sorumlu müdür istihdamına yönelik olarak; İstihdam edilen meslektaşlarımızın ve tüm diğer teknik elemanların yeterli sektörel bilgiye sahip olamamaları sebebiyle hem kendilerinin, hem de diğer mesleklerden bu görevi üstlenen genç teknik insanların görevlerini korkmadan yerine getirebilmeleri için, sektörel eğitimlere ihtiyaç duyulmaktadır. Sektörel eğitimler, ilgili meslek örgütleri tarafından verilebilecektir. Yasal Düzenleme ve Standart koymakla yükümlü kurum ve kuruluşların, mevzuat çerçevesindeki düzenlemeleri aktif olarak denetleyerek, bu denetimlerini yaparken sektörün sorumluluk yüklenen kimya mühendislerinin yasal örgütü, meslek kuruluşu olan Kimya Mühendisleri Odası (KMO) ile işbirliği içinde olabilecekleri KMO`nun her türlü desteği verebileceği vurgulanmıştır. Konunun Enerji ve Çevre Boyutu da tartışılmıştır. Geri kazanımın çevreye ve insan sağlığına olumlu katkıları olacaktır. Üniversitelerin ilgili bölümlerinde yer alan akademisyenlerin konu ile ilgili daha detaylı araştırmalar yapabilmesi için Kimya Mühendisleri Odası Madeni Yağ Çalışma Grubu ile ortak çalışmalar yapılmalıdır. Sektörde madeni yağla ilgili her türlü projede(Fizibilite, Tasarım, Maddi Destek Projeler, Araştırma –Geliştirme Projeleri, Personel eğitimi ve Madeni yağ tesislerinin teknik gözetim ve tetkiki gibi) KMO`nun yetkili kamu kurumları ile koordineli çalışabileceği bildirilmiştir. Sektörün önemli temsilcileri EPDK, TOBB ve TSE gibi güzide kurum ve kuruluşlarımızın bundan sonra oluşturulacak tartışma platformlarında daha fazla yer almasını beklemekteyiz. Üniversite ve akademik çevrelerden katılım ve sunumlarla bu konuya olan ilgilinin de artmış olduğu gözlemlenmiştir ancak daha fazla bilimsel çalışmanın yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Önümüzdeki dönemde uluslararası bir sempozyumun üçüncüsünü İstanbul`da gerçekleştirilmesi gündeme gelmiştir. TPTD Türkiye Petrolleri Petrol Dağıtım AŞ Yönetim Kurulu Başkanı A. Erdal Gülderen`e; Sempozyuma vermiş oldukları önem ve katkılarından dolayı, Enerji Postası ailesine ve Editörü Esen Erkan`a; sempozyumun çalışmalarının başlangıcından sonuçlanıncaya kadar göstermiş olduğu yakın ilgi ve yardımlarından dolayı, TPAO İş Güvenliği ve Çevre Koruma D. Bşk. Yrd. Bahadır Ekizer`e; yardım ve ilgisinden dolayı, büyük oranda katılımcı desteği sağlayan EÜAŞ, TEİAŞ, TKİ Genel Müdürlüklerine; sergiye Re-refine Pilot Tesisi kuran ve sergileyen Enver Erpek`e; kurulumda yardımcı olan İbrahim Engin ve ekibine; sempozyumda ve sergide katkıda bulunan Ahmet Borüban ve diğer şirket yetkililerine, Platin ve Gümüş Sponsor olan, İKMİB ve Serem Petrol`e şükranlarımızı sunarız. TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu |