Kimya Mühendisleri Odası Ankara Şube Başkanı İbrahim AKYÜREK ve Kimya Mühendisleri Odası Hava Kalitesi Takip Merkezi Başkanı Erkin ETİKE 9 Eylül Cuma günü saat 13:30‘da Oda merkezinde yaptıkları basın toplantısında şunları belirttiler: Uyarmıştık, yine uyarıyoruz: Ankara‘nın havası kışın da kirli yazın da kirli. Temmuz ve Ağustos aylarındaki hava kirliliği değerleri acil önlemlerin alınmasını gerektiren ‘uyarı eşiğini` defalarca aştı. Sanılanın aksine Ankara‘da hava kirliliği yaz aylarında artıyor. Ankaralıların sağlığı tehdit altındadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Ankara Büyükşehir Belediyesi derhal gerekli tedbirleri almalıdır. Metro inşaatları süratle tamamlanmalıdır. Toplu taşıma araçları yaygınlaştırılmalı ve ucuzlatılmalıdır. 2011 yılının ilk üç ayında Çevre ve Orman Bakanlığı`na ait Hava Kalitesi Ölçüm İstasyonlarında saptanan hava kirliliği değerleri 29 Mart 2011 günü bir basın açıklamasıyla odamız tarafından kamuoyuna duyurulmuştu. Ankara‘nın havasındakiazotdioksit (NO2) gazı yoğunluğunun insan sağlığını tehdit edecek boyutlara ulaştığını söz konusu açıklamada belirtmiştik. Hatırlatmak için aşağıda (Tablo 1) tekrar veriyoruz. İstasyon | NO2 için Limit Değerin (300 µg/m3) Aşıldığı Gün Sayısı | NO2 için Uyarı Eşiğinin (400 µg/m3) Aşıldığı Gün Sayısı | Cebeci | 10 | 6 | Demetevler | 23 | 5 |
Tablo 1. 2011 yılı Ocak, Şubat ve Mart aylarında saptanan limit değer ve uyarı eşiği aşımları Bu açıklamamızdan sonra o zamanki adıyla Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü bir açıklama yaparak değerlerin yükseldiğini kabul etmişti. Ancak ne Bakanlık ne de Büyükşehir Belediyesi halk sağlığını tehdit eden bu durum karşısında bugüne kadar herhangi bir önlem almamıştır. Oysa kirlilik sürmektedir. Sanılanın aksine Ankara‘da hava kirliliği yaz aylarında artmaktadır. Mevsimsel etmenler nedeniyle azalan azotdioksit (NO2) kirliliği yaz aylarında güneş ışınlarının etkisiyle yerini ozon (O3) kirliliğine bırakmaktadır. Bu kirliliğin en önemli nedeni motorlu taşıt trafiğidir. Yaz aylarında taşıt trafiğinin kışa göre azalmasına rağmen kirlilik değerlerinin yüksek olması durumun vahametini göstermektedir. Geride bıraktığımız Temmuz ve Ağustos aylarında Cebeci Hava Kalitesi Ölçüm İstasyonunda ölçülen ozon yoğunlukları, 240 µg/m3 (mikrogram bölü metreküp) olan uyarı eşiğini tam 64 defa, Eylül ayının ilk yedi gününde ise 20 defa aşmıştır. Aylar | O3 (Ozon) için Uyarı Eşiğinin (240 µg/m3) Aşıldığı Gün Sayısı | Temmuz 2011 | 6 günde 12 defa | Ağustos 2011 | 20 günde 52 defa | Eylül 2011 (07.09.2011‘e kadar) | 6 günde 20 defa |
Tablo 2. Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında saptanan uyarı eşiği aşımları Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliğinin 4. maddesinde Uyarı Eşiği şöyle tanımlanmaktadır: "Aşıldığında, nüfusun geneli için kısa süreli maruz kalmadan dolayı insan sağlığına bir riskin söz konusu olduğu ve ilgili yetkili merci tarafından acil önlemlerin alınacağı seviye" Aynı yönetmeliğin 13. maddesinde Bakanlığın görevi şöyle tanımlanmaktadır: "Bir uyarı eşiği aşıldığında, detaylar kamuoyuna radyo, televizyon ve benzeri basın yayın organları aracılığıyla açıklanır." Bugüne kadar Bakanlık tarafından kamuoyuna ciddi bir açıklama yapılmamıştır ve kirlilik ile ilgili alınan bir önlem de yoktur. Bilindiği gibi Cebeci semtinde sadece yurttaşlarımızın yaşadığı konutlar ve işyerleri değil aynı zamanda büyük hastaneler de bulunmaktadır. Ozon kirliliği bütün yurttaşları tehdit etmekte ama öncelikle akciğer hastalarına zarar vermektedir. Ozon gazı atmosferin üst katmanlarında (stratosferde) bulunduğunda canlılar için faydalıdır. Yeryüzünü güneşin morötesi (ultraviyole) ışınlarından korumaktadır. Ancak ozon, atmosferin alt katmanlarında (troposferde) bulunduğunda zararlı bir gazdır. Tıbbi araştırmalara göre 240 µg/m3 ozon konsantrasyonuna 1 saat maruz kalındığında akciğer fonksiyonunda zayıflama, fiziksel egzersiz işleminde azalma görülmektedir. 240 µg/m3‘ten yüksek ozon konsantrasyonuna 1 saatten fazla maruz kalındığında akciğer fonksiyonlarında azalma gözlenmiştir. Bu azalma etkileri; solunumda düşme, soluk borusu hiper aktivitesi, soluk borusu iltihabı, atletik performansında düşme, öksürük ve semptomlarında artış, epitel permeabilitede artış şeklinde olmaktadır. Ayrıca yüksek ozon kirliliğinin astımlı kişileri daha fazla etkilediği gözlenmiştir. Ozon, kişileri alerjiye karşı daha hassas yapmaktadır. Hizmet için değil oy avlamak için yürütülen şehircilik politikaları Ankaralıların sağlığını tehdit etmektedir. Ozon gazının en önemli kaynağı motorlu taşıtlardır. Ankara`da metro inşaatını bitiremeyen Büyükşehir Belediyesi hem kenti bir trafik bunalımına sokmuş hem de başkentlilerin sağlığına yönelik tehditlere seyirci kalmıştır. Ankara‘da toplu taşıma araçlarının yaygınlaştırılması, ucuzlatılması ve özellikle raylı sistem taşımacılığının bütün kenti kapsayacak şekilde genişletilmesi gerekmektedir. Ankara Büyükşehir Belediyesinin asli ve acil görevi budur. Metro inşaatları süratle tamamlanmalıdır. Öte yandan tehlikenin ciddiyetini dikkate alarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da ihmal ettiği görevini derhal yerine getirmeli ve acil eylem planını hazırlayarak kamuoyuna sunmalıdır. Önlemler geciktirilmeden alınmalıdır. Kimya Mühendisleri Odası bünyesinde kurduğumuz Hava Kalitesi Takip Merkezi yurttaşlarımızın hava kirliliği konusunda bilgilendirilmeleri için çalışmalarını sürdürmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyururuz. TMMOB Kimya Mühendisleri Odası |