Kimya Mühendisleri Odası Yönetimi 44. ncü Dönem Olağan Genel Kurulunu toplamış, divanını oluşturmuş, komisyonlarını işletmiş, katılımcı demokrasi anlayışının gereği olan mesleki-politik duruşunu sergilemiş , yeni dönem çalışmalarına ışık tutacak kararları almış, organlarına ve TMMOB` ne seçilecek olan adaylarını belirlemiştir. Genel Kurulumuzu ülkemizin zor günlerden geçtiği ancak bir o kadar da mücadelenin, umudun, direncin yükseldiği bir dönemde gerçekleştirdik. 2013 Haziranında gerçekleşen Gezi İsyanı sonrası artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı bir dönemdeyiz. Bu bilinç ve sorumlulukla dün olduğu gibi bugün de bilimsel düşüncenin ışığında emekten, halktan ve meslekten yana mücadele, odamızın en temel mücadelesi olacaktır. Yaşadığımız Dünyada ; Her sekiz kişiden biri çevre kirliliğinden ölüyor, 5.5 milyar insan yoksulluk sınırında yaşıyor, 2 Milyar insan temiz sudan mahrum yaşıyor ve her yıl 6 milyona yakın insan bulaşıcı hastalıklardan yaşamını yitiriyor. Zıtlıkların daha da arttığı, çelişkilerin yumaklaştığı bir gezegendeyiz. Bir yandan bilimsel, teknolojik, inovatif gelişmeleri izliyoruz. Diğer yandan da doğanın aşırı şekilde tahrip edilmesine, çevrenin büyük çapta kirletilmesine, gelir grupları arasındaki makasın çok açılmış olmasına, emek sömürüsünün katmerleşmesine tanıklık ediyoruz. Yaşadığımız Ülkede; AKP iktidarı döneminde gerçekleştirilen özelleştirmelerin tutarı yaklaşık 50 milyar dolar, toplumun yüzde 62`si borçlu, insanlarımızın yüzde 50`si yeterince ısınamıyor, uygulanan rant ekonomisi sonucu, toplumun yüzde 33`ü yoksulluk sınırında yaşıyor ve sigortalı çalışanların yarısı asgari ücretli. GSYH`daki sanayi sektörünün üretimden payı yüzde 19 . toplam istihdamda sanayinin payı da yüzde 19`dur.Kimya Sanayisinde kullanılan hammaddenin yüzde 70`i ithal edilmekte , yüzde 30`u ise yerli üretimden karşılanmaktadır. Sektörün imalat sektörü istihdamı içindeki payı yüzde 8 düzeyindedir..Kapasite kullanımı yüzde 73 ve firmaların yüzde 83`ü KOBİ`lerden oluşmaktadır. Kimya Sanayisinin 2013 yılı ihracatı 17.5 milyar Dolar, ithalatı ise yaklaşık 50 milyar Dolar dır. Gezi direnişi ve sonrasındaki yükselen muhalefet karşısında her zaman olduğu gibi devlet yine kendi mekanizmalarını korumak adına baskı ve şiddet uygulamaya devam etmektedir. Bu şiddetin en önemli araçlarından bir tanesi de kimyasal silahlar olmuştur. Biber gazı olarak bilinen bu silahlara milyonlarca yurttaşımız maruz kalmıştır. Gerek ateşli silah gibi kullanılmaları sonucu gerekse de kimyasal etkilerinden kaynaklı olarak 14 yurttaşımız hayatını kaybetmiş, yüzlercesi de yaralanmıştır.Bu süreçte kaybettiğimiz gençlerimizin evlerine düşen ateş, bizimde yüreklerimizi yakmıştır. Biber gazı kimyasal silahtır ve insanlara zarar vermektedir. Biber gazı bir işkence aracıdır. Bir yandan sokaklarda böylesine bir şiddete maruz kalınırken bir yandan da çalışma hayatımızda birçok olumsuzluğa maruz kalmaktayız. Alınmayan önlemler yüzünden her yıl bini aşkın işçi hayatını kaybediyor ve binlerce işçi iş göremez duruma düşüyor. Türkiye iş kazalarında Avrupa birincisi olup 2013 yılında iş kazalarında toplam 1235 işçi yaşamını yitirmiştir. Ayda 102 işçi, günde 3-4 işçimizi kaybetmekteyiz. Devlet şiddeti, toplumdaki şiddet artışını körüklerken, bu durumdan en fazla kadınlar zarar görmüş ve resmi kayıtlara göre kadın cinayetleri sayısı son yedi yılda % 1400 artmıştır. 2012 yılında 210 kadın, 2013 yılında 237 kadın öldürülmüştür. 12 yıldır uygulanan din soslu neoliberal politikalar, ülkede büyük yıkıma neden oldu. İktidardaki koalisyon ortakları arasında çıkan çatışmanın, özellikle 17Aralık 2013 itibarıyla, ortaya döktüğü yolsuzlukla, rüşvetler, kuvvetler ayrılığının yok edilişi ve savaş çığırtkanlıkları ülkemizi daha kritik bir noktaya getirdi. TMMOB / Odalar ve KMO`da ; 2010 Yılından bu yana TMMOB`ne saldırılar artarak devam ediyor. Odaların işlevsizleştirilmesi, özekliğinin yok edilmesi ve tabanından uzaklaştırılması, kopartılması gayretleri sürdürüldü. TMMOB`nin ülke ve halktan yana olan muhalefeti etkisiz kılınmaya çalışıldı. Bakanlar Kurulu 12 Eylül Hukuku`nu işleterek, Odaların "mali ve idari denetime" tabi tutulacağını hükmetti. Bir oda Orman ve Su İşleri, 11 Oda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nın denetimine verildi. Odamızın da içinde bulunduğu 12 Odanın, Bilim Sanayi Ve Teknoloji Bakanlığı`nın denetimine tabi olma kararı da Bakanlar Kurulu`nda beklemektedir. Öncelikle belirtmek isteriz ki; Meslek Odalarının denetime tabi tutulmak konusunda bir çekincesi yoktur. TMMOB ve Odalarının mali ve idari denetimi, Genel Kurullarda seçilen Denetleme Kurulları tarafından yapılmaktadır. Odaların Yönetim Kurulu kararları ve uygulamaları üyenin denetimine her zaman açıktır. Odaların her türlü karar ve uygulaması için hukuki yollar açıktır ve yargı denetimi de vardır. İtirazımız, siyasi iktidarın bu uygulama yoluyla Meslek Odalarını vesayet altına almak istemesinedir. 07.01.2014 Tarihinde gıda işletmelerinin kayıt ve onay işlemlerine dair yönetmelikte yapılan değişiklikle, gıda işletmelerinde istihdamı zorunlu olan Gıda, Kimya, Ziraat Mühendislerinin ve Veteriner Hekimlerinin bağlı oldukları meslek odalarınca belgelendirilmeleri zorunluluğu kaldırılarak, güvenilir gıdaya erişimin insan hakkı olduğu ilkesi hiçe sayılarak, öncelikle kamu sağlığı riske atılmıştır. Bundan böyle; Eğitimsiz veya sahte diploma sahibi kişilerin ürettiği gıdalar nedeniyle gıda güvenliği sorunumuz artacaktır. Bu sektörde istihdam da dahil kayıt dışı sorunu artacaktır. Gıda, Kimya, Ziraat Mühendisleri ve Veteriner Hekimler asgari ücretle çalıştırılabilecektir. Kimya Mühendisleri arasında işsizlik ve meslek dışı çalışma oranı Odamız kayıtlarına göre % 35 civarındadır.Yaşamlarının en güzel yıllarını ağır eğitim müfredatı ile Kimya Mühendisi ve Biyomühendis olmak için tüketen gençlerimizi işsiz bırakmak, geleceklerini karartmak onlara yapılan en büyük haksızlıktır. Ailelerinin sınırlı imkanları ile mezun olan meslektaşlarımıza iş olanağı yaratmak devletin asli görevlerindendir. Mühendislik fakültelerinin eğitim kalitesi elbette tartışılabilir. Ancak ülkemizde mühendislerin yaşadığı işsizlik sorunu, yalnızca eğitim sorunuyla açıklanamaz. Ülkenin kalkınma ve gelişim planları ve buna uygun istihdam politikasının oluşturulmamış olması içinde bulunduğumuz alanda görev yapan tüm meslek grupları açısından büyük bir açmaz oluşturmaktadır. Bu nedenle istihdam edilemeyen mühendisler yetiştirilmektedir. Tüm bu olumsuz gelişmelere karşın yeni Kimya Mühendisliği ve Biyomühendislik Bölümleri açılmakta, kontenjanları arttırılmaktadır. Bugün ikinci eğitimlerle birlikte 33 Kimya Mühendisliği Bölümünden 2000 civarında, 21 Biyomühendislik Bölümünden 1031 mezun verilmektedir.2013-2014 Öğrenim dönemi öğrenci yerleştirmelerinde, 780 (Bu kontenjanın 695`i Devlet Üniversitelerindedir. ) Kimya Mühendisi kontenjanı boş kalmıştır. Biyomühendis meslektaşlarımız açısından açılan bölüm ve arttırılan kontenjanlar, henüz oluşmaya çalışan meslek dalı için değer kaybı tehlikesini de beraberinde getiriyor. Devlet politikaları ne yazık ki kontenjan artışı hızında gösterdiği performansı çalışma alanı yaratma ve tanımlama konusunda göstermiyor. İşte bu noktada çalışma alanı yaratma ve tanımlama konusunda Biyomedak Meslek Dalı Ana Komisyonu`na ve örgütlü Biyomühendislere önemli görevler düşmektedir. Sonuç olarak; KMO; meslektaşlarımız, sektörlerimiz, üreten Türkiye`miz, meslek onurumuz, güçlü, dinamik örgütümüz için bıkmadan, usanmadan savaşımını sürdürecektir. Yeni Kimya Mühendisliği ve Biyomühendislik Bölümlerinin açılmasını doğru bulmuyoruz. Öğretim üyesi sayısı ve niteliği yeterli olmayan, laboratuvarı ve uygulama olanakları sınırlı olan ve kontenjanlarını dolduramayan bölümlerin acilen kapatılmasını istiyoruz. Kimya Mühendisliği ve Biyomühendislik kontenjanlarının en az 20 yıl boyunca yüzde 35 oranında azaltılmasını arzu ediyoruz. Halkımızın güvenli gıdaya erişimi için sektörde çalışanların mutlaka Odamız tarafından eğitime tabi tutulması gerekliliğini savunuyoruz, mesleki sorumluluğumuz gereği gıda işletmelerinin denetlenmesine devam edeceğiz. Mevcut iktidarın Türkiye`de nükleer enerji tercihi güvenli olmayan, dışa bağımlı ve pahalı bir tercihtir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı`nın böylesine yanlış bir seçeneği yasallaştırması yerine daha güvenli, ulusal, ucuz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi gerekir. Bu ülke topraklarının tamamına yakınının deprem kuşağı üzerinde olduğu unutulmamalıdır. ‘İş Cinayetleri` olarak nitelendirdiğimiz iş kazalarının en aza indirilebilmesi için ; 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu yeniden düzenlenmeli , Yönetmeliklerde yapılan uygulama tarihi ötelemelerinden vazgeçilmeli, İş Güvenliği Uzmanları/ İşyeri Hekimleri tüm işyerlerinde derhal istihdam edilmelidir. Bu alanlarda meslektaşlarımız ucuz iş gücü olarak değerlendirilmekte, iş kazası vakalarında en ağır cezalarla yüz yüze gelmektedirler. Ostim örneğinde olduğu gibi 1200 TL ücretli meslektaşımız şu anda 32 yıl ile yargılanmaktadır. İş kazaları sonucu ölümler kader değil, cinayettir ve bu cinayetlerin failleri adalet karşısında hesap vermelidir. Kimyagerlik ve Kimya Mühendisliği Hakkında 6269 Sayılı Kanun`un 6.ncı maddesinin uygulanması ile ilgili yönetmelik hükümleri gereğince, kimya işletmelerinde ‘Sorumlu Müdür` ünvanıyla KMO`dan Eğitim Sertifikalı Kimya Mühendisleri / Kimyager istihdam edilmelidir. Tehlikeli ve çok tehlikeli sanayi dallarını içeren meslek alanlarımızda, Bakanlıkların yönetmeliklerince verilen İş Güvenliği Uzmanlığı, Çevre Görevlisi ve Sorumlu Müdür ünvanları ile, diğer ilgili- ilgisiz meslek dallarının da görev alabildiği, çalışma alanlarımızdaki riskler hafife alınmakta, telafisi mümkün olmayan can kayıpları ve çevre tahribatı gibi sonuçlar görmezden gelinmektedir. Bu tür düzenlemeler odamızın görüşü dikkate alınarak hazırlanmalıdır. Türkiye`nin üreten bir sanayiye sahip olabilmesi, nitelikli istihdama katkı koyabilmesi için Ulusal Kimya Sanayisini güçlendirmesi, büyütmesi gerekir. Ulusal kimya sektörünün yeni teknolojilere sahip olması için ARGE`ye daha fazla kaynak aktarılması çok önemlidir. İstihdam yaratacak yatırımlar desteklenmelidir. En temel insan hakkı olan kendini ifade edebilme özgürlüğü için her sokağa çıkıldığında devlet tarafından uygulanan işkenceye son verilmesi için kolektif bir mücadele hattı örülmelidir. Biber gazı başta olmak üzere devletin kullandığı tüm işkence araçları yasaklanmalıdır. Kimya Mühendisleri Odası; meslek sorunlarının ülke sorunlarından ayrılmazlığı ilkesinden hareketle emek ve demokrasi güçleri ile birlikte her türlü hak gaspına ve baskıya karşın, halktan ve meslekten yana politika üretmeye, bağımsızlık, eşitlik, demokrasi ve özgürlük mücadelesini sürdürmeye, siyasi iktidarın tüm anti demokratik uygulamalarına karşı durmaya, bunları deşifre etmeye, faşist, şovenist ve ırkçılığı körükleyen saldırılar karşısında dik durmaya devam edecektir. Üreterek büyüyen, paylaşarak gelişen bir ülkede insanca yaşamak dileğiyle, Kamuoyuna saygıyla duyurulur. |