KMO

BİZ SÖYLEMİŞTİK, YİNE SÖYLÜYORUZ: HALK SAĞLIĞI TEHDİT ALTINDA, İŞSİZLİK ARTIYOR; ÇÖZÜM DEĞİL SORUN ÜRETİLİYOR!..

    Yayına Giriş Tarihi: 13.12.2010  Güncellenme Zamanı: 20.05.2013 10:46:09  Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ  
 

Üç ODA Başkanı tarafından Ziraat Mühendisleri Odası Genel Merkezi`nde bir basın toplantısı düzenlendi. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Turhan TUNCER, Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Petek ATAMAN ve Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet BESLEME tarafından, 13 Aralık 2010 Pazartesi günü ortak bir basın toplantısı yapılarak, küçük işletmelerde sorumlu yöneticiliği ortadan kaldıran Veterinerlik Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Yasası‘na tepki gösterildi. Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Petek ATAMAN tarafından okunan basın açıklaması aşağıdadır.

 

BASIN AÇIKLAMASI-

BİZ SÖYLEMİŞTİK, YİNE SÖYLÜYORUZ:

HALK SAĞLIĞI TEHDİT ALTINDA, İŞSİZLİK ARTIYOR;

ÇÖZÜM DEĞİL SORUN ÜRETİLİYOR!..

13 Aralık 2010

5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu yasalaştıktan 6 ay sonra 1
3 Aralık 2010 tarihinde tüm maddeleriyle yürürlüğe giriyor. Bu Kanunun yasalaşması sürecinde, 
getirilen düzenlemeler ile; halk sağlığını tehdit eden bir yasa olarak çıkmakta olduğu, mevcut 
gıda kontrol altyapısı ile işletmelerin keyfiyetine bırakılan bir üretim tarzının devamına 
yol açıldığı, sektörde gıda konusunda eğitim almış kişilerin dışlandığını ve sonuçta halk 
sağlığının yerine ticaret rantının tercih edildiği kamuoyuna duyurulmuştu.

5996 sayılı Kanunla iddia edildiği gibi, Avrupa Birliğine uyumlu bir gıda mevzuatı ve kontrol 
sistemine değil, küçük işletmeler ve esnafı korumak adına sorunlu bir sisteme geçilmiştir. 
Bu Kanun, Türkiye‘deki 50 bin gıda işletmesinin yaklaşık % 80‘inin sadece işyeri bilgisi ve insafı ile 
üretim yapmasını sağlayacaktır. Artık çocuklarımızın tükettiği gıdaların üretiminde konu uzmanlarının bulunması 
gerekliliği yoktur. Gıda güvenliğine aykırı uygulamaların ağırlıkla bu işletmelerden kaynaklandığı 
değerlendirildiğinde; Kanunun uygulanmasının gıda güvenliği ve halk sağlığı için ne denli tehlikeli 
sonuçlar yaratacağı anlaşılmaktadır. 
Son derece yetersiz olan denetçi sayısı ile gıdalarımızı denetleyebilmekten uzak olan kamu, şimdi de 
sektörde çalışan mühendisleri uzaklaştırarak yeni bir sorun alanı yaratmaktadır.

13 Aralık 2010 tarihinden itibaren,

Mühendis olmadan üretim yapan işletmeler, halk ve tüketici sağlığı açısından büyük riskler yaratabilecektir. 
Bu riskler, kısa vadede gıda zehirlenmesi olabileceği gibi, uzun vadede toksik ve kanserojen 
etkiler de olabilecektir. Üstelik bilinmektedir ki, yalnızca işletme sahibinin bilgisine ve alışkanlıklarına terk 
edilmiş bu tip işletmelerin gıda üretimleri, kamunun denetim gücünün oldukça eksik ve yıpranmış olduğu günümüz 
koşullarında, her gün basına yansıyan bir başka gıda skandalının konusu durumundadırlar.

Gıda işyerleri; gıda alanında eğitimli olmadan, gıda güvenliği ile ilgili tehlikeleri bilmeden ürettikleri ürünleri 
piyasaya arz edebilecektir. Çünkü, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Kanun ve bu Kanuna dayalı 
hazırlanan yönetmelik taslaklarıyla, dünyada eşi olmayan bir uygulamaya giderek, gıda 
alanında bir bilgisinin olup olmadığını bilmediği işyeri sahiplerine tüketeceğimiz 
gıdaların tüm sorumluluğunu hiçbir şarta bağlamadan bırakıyor ve halen faaliyette olan 
işletmelere 5 yıl süre ile hiçbir yaptırıma tabi değilsin diyor. Artık gıda işletmecisi,
eğitimli olmadığı bir alanda, uzman olmayan kişilerce üretildiğinde, halk sağlığı açısından çok büyük bir 
risk oluşturma ihtimali olabilecek işlenmiş gıda ürünlerini üreterek tüketicilere arz edebilecektir.

Kanunun taslak uygulama yönetmeliklerinde de görüldüğü gibi, AB‘ye uyum adı altında
AB ülkelerinde olmayan biçimde resmi kontrollerin özel kesime devredilmesi projesi de 
yürürlüğe konulmaktadır. Bu devrin nasıl uygulanacağına yönelik ayrıntıların Kanun ve 
yönetmeliklerde verilmemesi kaygılarımızı artırmaktadır.

Bizler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları olan Odalar olarak, bu konuda da kamu yararına bir tavrın 
geliştirilmesinin ısrarlı takipçileriyiz. Bu çerçevede diyoruz ki; gıda güvenliğinin vazgeçilmezliği ilkesi çerçevesinde, 
doğru üretim yapma gayreti içinde olan esnafı da koruyan çözümler bulunmalı ve yaşama geçirilmelidir. 
Bu doğrultuda, gıda güvenliğini sağlama amaçlı önceki düzenlemeden geri adım atarak halk sağlığını riske etmek 
yerine; hem işletmelerin teknik ve hijyenik standartlarının yükseltildiği ve hem de personel çalıştırmanın 
küçük işletmeler üzerine bir yük oluşturmayacağı ara çözümler, sorunun halk, esnaf ve mühendis ortak yararına
olacak biçimde çözümlenmesi için en doğru yol olarak görülmektedir.

Bu sonucun ortaya çıkması, tüm gıda işletmelerinin eksiksiz bir biçimde teknik eleman çalıştırma zorunluluğuna 
tabi tutulması, küçük işletmelerde görev yapacak, işin nevine göre konusuyla ilgili lisans eğitimi almış personelin 
yetkilendirilmiş denetçi niteliğiyle kamu adına çalışması ve bir anlamda denetim yapması, hizmetinin karşılığı olan
ücret ve sosyal güvenlik primlerinin ise tarım bütçesine konulacak ödenek ile karşılanması ile mümkündür.

Böylece küçük esnaf, işyerinde kamu finansmanı ile çalışacak konu uzmanının katkılarından yararlanarak, güvenli 
gıda arz edecek, diğer taraftan herhangi bir finansman yükü altına girmeyecektir.

Bu yöntemde, aynı zamanda, konu ile ilgili lisans eğitimi almış personel işyeri sahibinin çalışanı konumundan 
çıkarılmakta, böylelikle mevcut sistemin aksayan en önemli kısmı da yeniden ve uygun biçimde düzenlenmiş 
olmaktadır.

Sözü edilen yöntemin tarım bütçesinde doğuracağı finansman yükünün, yıllık 100 milyon TL düzeyinde olacağı, 
tarafımızdan hesaplanmaktadır. Bu rakam, 6 milyar TL olan toplam tarım bütçesinin 60‘da 1‘i kadardır. 
Üstelik bilinmektedir ki, gıda güvenliğine bütçe ayırmayan toplumlar, çok daha fazlasını sağlık harcamalarına 
ayırmak zorunda kalmaktadırlar. 
Bunun da yanında, ilk üretim ve işleme süreçlerinde önleyici yaklaşım sergilenmediği sürece, 
son ürün kayıpları ve imhaları nedeniyle finansman yükünün ağırlaştığı da bilinmektedir.

Bu finansmanın sağlanması yanında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, meslek Odaları ve esnaf odalarının işbirliği içinde 
çalışması, gıda sektörünün gelişimine ve çağdaş standartlara kavuşmasına neden olacak, böylelikle gıda 
güvenliği de sağlanmış olacaktır.

Bizler, meslek odaları ve sivil toplum örgütleri olarak, halk ve kamu yararına olan bu teklifin yaşama 
geçirilmesi için,Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nın 5996 sayılı Kanunda kendisine verilen yetkiyi 
kullanmasını ve 30 beygir gücü veya 10 personelin altında eleman çalıştıran işyerlerinin 
bir anlamda kontrolden uzak üretim yapabilmesi koşulunu yeniden değerlendirmesini bekliyoruz. 

Mühendisi üretim süreçlerinden dışlayıp halk sağlığını hiçe sayan bir tutumun geliştirilmesi tercih edilirse, 
bilinmelidir ki, bizler meslek odaları olarak, bu düzenlemelere karşı, üyelerimiz ile birlikte her türlü meşru 
mücadeleyi yürütmek kararlığındayız.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

 

Gıda Mühendisleri Odası

Kimya Mühendisleri Odası

Ziraat Mühendisleri Odası



Petek ATAMAN  

Y.K. Başkanı

             Mehmet BESLEME

Y.K. Başkanı

Dr. Turhan TUNCER

Y.K. Başkanı

Okunma Sayısı: 309

Tüm Basın Açıklamaları »

 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME