BASIN AÇIKLAMASI Yerli kömür kullanımı ancak doğru yer ve doğru teknoloji seçimi ile desteklenmelidir.
Elektrik enerjisinin ucuz, kaliteli, zamanında ve güvenilir şekilde temini ülke yönetimlerinin öncelikli konuları arasındadır. Enerjinin ulusal ve kamusal çıkarları gözeten bir anlayışla planlama ve yönetimi boyutları önem kazanmaktadır. Artan elektrik ihtiyacını karşılamak için ilk yol, bugüne kadar uygulanan çok sayıda yeni elektrik tesisi kurmak yöntemi yerine, talebi yönetmek, enerjiyi daha verimli kullanarak sağlanan tasarrufla talep artışlarını karşılamak öncelikli olmalıdır.
DOSAB konusunda sorun yerli kaynaklara dayalı bir kömür santralının kurulması değil, asıl sorun DOSAB`ın Bursa`nın tam göbeğinde yer almasıdır. Bu nedenle aşağıda belirtilen nedenlerden kamunun genel menfeatleri açısında sakıncalı olduğu değerlendirilmektedir.
Söz konusu santralda yerli kömür kullanılması olumlu bir yön olmakla birlikte kömür, kireç taşı gibi malzemelerin stok alanına taşınması, atıkların santral dışına çıkarılmasında karayolu taşımacılığı kullanılacağından, günlük yaklaşık 100 aracın (peşpeşe sıralandığında yaklaşık 2 km uzunlukta bir konvoy) kent içi trafiğine olumsuz etkisi,
Santralda kullanılacak kömür, kireç taşı ve atık külün taşıma, boşaltma ve depolanmasında tozumanın çevreye olumsuz etkisinin önlenememe riski, o Çok önemli bir girdi olan ve emisyonu azaltacak olan Kireç taşının temini ile ilgili belirsizlik, Deşarj ve emisyonların sürekli denetlenebilir olacağına dair kuşkular, Projenin uygulanması aşamasında, "kötü" bir teknoloji seçilerek santralın uluslar arası standartlara uygunluğunun, proje maliyetlerine kurban edilme riski, Santral devreye alındıktan sonra, işletme maliyetleri nedeni ile bu aşamada ifade edilen önlemlerin gerçekleşmeme riski.
Baca gazı sıcaklığı 170oC olarak belirtilen tesis, küresel ısınmaya etkisi sebebiyle kentin ve özellikle en önemli su kaynağı olan Uludağ`ın yağış rejimini olumsuz etkileyecek, kar yağışı miktarını azaltacaktır.
DOSAB kaçak olarak kurulmuş ve sonradan yasal hale getirilen bir sanayi bölgesidir. Bölgenin kurulması sırasında hiçbir çevresel faktör dikkate alınmamıştır. DOSAB Buhar Ve Enerji Üretim Tesisi`nin çevresel etkilerinin değerlendirilmesi raporunun kalitesi bu yüzden kritik önem taşımaktadır.
Tesise referans olarak gösterilen Avrupa`daki kent içi termik santrallerin tamamı en az 40 yıl önce inşa edilmiş, değişen Avrupa Birliği standartları sebebiyle tesis kuruluş maliyetlerinin üzerinde maliyetlerle arıtma tesisleri iyileştirilen ve büyük çoğunluğu kömür naklini nehir ve denizden gerçekleştiren tesislerdir. Kent içine termik santral yapılması hem teknik hem çevresel hem de mali açıdan uygun değildir.
üm dünyada kent içine yapılacak bir termik santralle ilgili kamuoyu tepkisinin oluşması doğal karşılanır. Bu tür tesisler üniversite, uzmanlar, kent yönetimi ve dinamikleri tarafından uzun süreli değerlendirme ve planlama çalışmaları sonrasında gerçekleştirilir.
Bahse konu tesisin yapılması düşünülen bölgede geçtiğimiz yıl arıtma çamurlarının yakıldığı bir tesis DOSAB tarafından devreye alınmıştır. Yine aynı bölgede BUSKİ tarafından 400 Ton /gün kapasiteli bir başka çamur yakma tesisinin ihale süreci devam etmektedir. DOSAB`ın yapmayı planladığı bu tesisle birlikte sac ayağı tamamlanmış olacaktır. Kent planlarında hiçbir şekilde görünmeyen ve herhangi bir çevresel değerlendirmeden geçmeden yapılan, planlanan ve ihale edilmeye çalışılan bu yakma tesisleri Bursa`nın toplam hava kalitesi için önemli bir risk oluşturmaktadır.
Çevre standartlarının yüksek olduğu belirtilen tesisin en büyük problemi dünyada en çok karbon ayak izine sahip olan kömür tüketiyor olmasıdır. Ülkemizin Avrupa Birliği sürecinde yakın gelecekte dahil olması gereken karbon sertifikasyonu zorunluluğu nedeniyle bu tesis için önemli bir maliyet de her gün oluşturduğu binlerce ton karbondioksit için bedel ödeyecek olmasıdır. Proje tanıtım dosyasında tesisin ileride katlanması gereken karbon ayak izi maliyetleri ve ülkemizin toplam karbon oluşumuna katkısı hakkında bilgi verilmemiştir.
Tesisin faaliyete geçmesiyle öncelikle DOSAB`ta çalışan 45 000 kişi daha sonra da yakın civardaki köyler ve kent otobüs terminalindeki binlerce vatandaşımız bugüne kadar olmayan partikül madde, azot oksit, kükürt oksit, karbondioksit ve diğer iz gazların kirliliğine maruz kalacaktır.
Bahse konu projede proses atıksuyu 14,5 m3/gün olarak belirtilmiştir. Oysa Proses bir bütündür ve tüm bileşenleriyle ele alınmalıdır. Tesiste kullanılacak su için DOSAB Atıksu Arıtma Tesisi çıkışına kurulacak ileri atıksu arıtma tesisi ile 25 000 m3/gün su membran prosesleriyle arıtılacak ve 15 000 m3/gün su bahse konu tesise gönderilirken 10 000 m3/gün konsantrat yeniden dereye deşarj edilecektir. Gerek yasal gerekse teknik problemler nedeniyle konsantratın ne yapılacağı proje tanıtım dosyasında açıklanmamıştır. Projede su eldesi sırasında oluşacak konsantratın nerede ve hangi yöntemle arıtılacağı belirtilmemektedir.
Projenin tek gerekçesi DOSAB elektrik ihtiyacının üçte birinin ve buhar ihtiyacının tamamının karşılanmasıdır. Avrupa Birliği çevre müktesebatının temel ilke rekabet şartlarının sağlanmasıdır. Daha önce farklı OSB`ler tarafından benzer projeler gündeme getirilmiş ancak resmi makamlarca reddedilmiştir. DOSAB`ta faaliyet gösteren firmaların sağlayacağı avantaj farklı OSB`lerde faaliyet gösteren firmaların rekabet şansını ortadan kaldıracaktır. Bu proje ile DOSAB`ta faaliyet gösteren özellikle tekstil boyama firmaları ve diğer OSB`lerde faaliyet gösteren firmalar arasında haksız rekabet koşulları oluşmaktadır.
03.10.2013 tarihli ve 28784 sayılı Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği`nin "Olağan üstü durumlar ve özel hükümler" Madde 24 (c) bendinde belirtilen projelerle ilgili ÇED sürecinde uygulanacak yöntemin Bakanlıkça belirlendiği hükmü yer almaktadır. Bu kapsamda halkın katılımı toplantısının organize sanayi bölgelerinde "gereksiz" olduğuna dair herhangi bir ibare bulunmamaktadır. Dolayısıyla, projenin, gerek yerleşim alanlarına yakınlığı gerekse çalışma saatleri içerisindeki çalışan yoğunluğu nedeniyle İlgili yönetmelik maddesi gereği, bakanlıkça halkın katılımı toplantısının organize edilmesi gerekmektedir.
Söz konusu yatırımdan, gelecek kuşakların yeterli, güvenli ve kaliteli gıdalara erişmelerinin sağlanması, tarımsal üretimin en önemli unsurları olan toprağın, suyun ve havanın kirletilmemesi ile ovada yaşanan ancak denetlenemeyen, önlenemeyen çevre sorunlarına, kirlilik kaynaklarına bir yenisini daha eklememek adına vazgeçilmelidir. Bursa Ovasının sulu ve mutlak verimli tarım arazilerinin ortasına yapılacak olan DOSAB Termik santralinin
o Üretimin en temel unsurlarından olan toprağın, suyun ve havanın kirletilerek tarımsal üretimde verim ve kalitenin azalmasına, o Doğanın ve tüm canlıların ihtiyacı olan ve 3.5 milyon m3 yeraltı suyunun daha DOSAB sanayisi için kullanılacak olmasına, o Çoğu ihracata giden meyve üretim merkezi olan Bursa Ovasının üretim potansiyelini yok edecek, meyve ağaçlarının zarar görerek ilerleyen süreçte kurumalarına ve üretilen ürünlerde verim ve kalite kayıplarına neden olacağı açıktır En büyük sorun DOSAB Demirtaş OSB`nin Bursa`nın tam ortasında yer almasıdır. Çevre konutlarda yaşayanlar, çok doğal olarak baca emisyonlarından etkileneceklerdir
Bölgemiz ve şehrimizin deprem bölgesi olduğu ve lokasyonlara göre zemin emniyet değerleri farklılık gösterdiği dikkate alınarak , deprem sırasında olası bir kazanın oluşması durumunda çevresel ve ekonomik ciddi riskler çok yüksek olacağı değerlendirilmemiş, konuyla ilgili acil eylem planları oluşturulmamıştır. Ülkemizde yapılan bir çok santral ve benzeri yatırımların bilindiği üzere tamamlanmayan yada esnetilen yasal prosedürler nedeniyle tam olarak işletilememesi yada sürdürülememesi konusu önemli bir durumdur ve incelen durum için de geçerli olduğu yadsınamayacak bir gerçektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı Bursa Ovasına Termik Santral kurulmamalıdır.. |