Kimya Mühendisleri Odası, bu değişiklik paketini, hazırlanma yöntemi ve içeriği açısından demokratik bulmamaktadır. "Demokratikleşme adına yapılan bu değişikliklerde ne halk ne emek ve meslek örgütleri hazırlanma sürecine dahil edilmedi. "Kendin pişir kendin ye" anlayışından demokrasi ve özgürlük adına bir şeyin çıkması zaten mümkün değildir." Değişiklik önerileri, neo-liberal sömürü düzeninin hukuki yapısının oluşturulması yönünde AKP`nin bir dayatması olarak görülmelidir. Kısacası, hükümetin sözde karşı çıktığı 12 Eylül anayasası da, önerdiği bu yeni anayasa değişikliği de sömürü ve soygun düzeninin devamı niteliğindedir. Önümüzde bize gösterilmeye çalışıldığı gibi bir demokratikleşme hamlesi falan yoktur, sadece ucuz politika hileleri ve hükümetin kendi yürütme erkini daha fazla güçlendirerek, yargıyı ele geçirmek isteği vardır. Hükümetin bu girişimi, yargıda karşılaştığı her engeli anayasayı değiştirerek aşmaya kalkışması ve tepkisel bir yargıyı ele geçirme isteğinin bir ürünü olarak görülmelidir. Özelleştirme rekorları kırmak, ülkenin tüm değerlerini pazarlamakla övünen bir iktidarın niyeti, kendini varlık nedeni de olan 12 Eylül yasalarının rekabetçi ve piyasacı ilişkilerinin eksik kalan yerlerini tamamlamaktır. Bugün demokrasi havarisi geçinen AKP`nin gündeminde sosyal devlet ve sosyal haklar yoktur. Parasız eğitim ve sağlık hakkı, istihdam yaratma, iş güvencesi sağlama, grevli toplu sözleşme gibi en temel insan hakları yoktur. Özelleştirmeler, kamu mallarının talanı, peşkeş çekmeler, taşeronlaştırma, güvencesiz çalıştırma, işsizlik vb. yüzlerce sosyal hakkın gaspı vardır. Kimya Mühendislerine düşen görev; bu tuzağı ve güzel cümlelerle kamufle edilmiş değişiklik metinleri ile ardında yatan niyetleri, tüm yönleri ile deşifre etmek olacaktır. Bir yönüyle AKP bu değişikliklerle, özelleştirme iptallerine yönelik davaları bitirmek istemektedir. Diğer bir yönüyle, mevcut anayasanın geçici 15. maddesinin kaldırılması gibi olumlu gözüken bazı maddelerle, demokrasi talep eden güçleri de yanına alarak, kendi iktidar çıkarı doğrultusunda kullanma kurnazlığı sergilemektedir. Temsilde adaletsizlik yaratan, halk iradesini TBMM`de yüzde 10`la sınırlayan Seçim Kanununun değiştirilmesine yönelik ibareler bu değişik önerisinde görülmemekte, halk iradesi yine yok sayılmaktadır. Memura toplu sözleşme hakkı verilirken bu hakkı işlevsel kılan grev hakkının tanınmaması, bu maddenin göz boyamadan başka bir şey olmadığının bir kanıtı olarak görülmelidir. Sözleşmeli personel, 4B, 4C uygulamalarını getiren, dosyasında Devlet Kamu Personel Rejimi Yasa Tasarısı bulunan, kendi iktidarına Müslüman bir hükümetten, emekçilerden yana bir düzenleme beklemek açıkçası boş bir iyi niyet göstergesi olacaktır. Yine Türkiye`nin ihtiyacı olan gerçek bir yargı reformu boğulmak istenmekte, her yönden siyasi iktidardan bağımsız bir yargının yolu bu düzenlemeler ile tamamen kapatılmak istenmektedir. Mevcut Anayasa Mahkemesi, HSYK üyelerinin sayısının arttırılması ve üyelerin seçim usulünün değiştirilmesi, AKP`nin yargı üzerindeki hâkimiyetinin pekiştirilmesi içindir. Unutulmamalıdır ki; eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir anayasa ancak halkın örgütlü gücü ve onun mücadelesinin bir ürünü olarak gerçekleşebilecektir. Bir anayasa ancak, özellikle ezilen ve sömürülen büyük çoğunluğunun Anayasa hazırlama sürecine katılması ve taleplerinin kabulü ile demokratik olabilir. 12 Eylül`de yapılacak anayasa oylamasını, demokrasinin olmazı olan güçler ayrılığının korunması, AKP tarafından yürütülen neo liberal ve ılımlı islam politikaların gerçek yüzünün sergilenmesinin bir zemini olarak görüyoruz. Bu nedenle, 12 Eylül Anayasasına da, AKP İktidarına da, Yeni Değişiklik Paketine de "HAYIR" diyoruz! Kamuoyuna saygı ile duyurulur. Mehmet Besleme TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı |