-BASIN AÇIKLAMASI- DÜNYA GIDA GÜNÜ AÇLIK GÜNÜ OLMASIN. AÇLIK, UTANCIN TARİHSEL ADIDIR. (16.10.2015) Yaşadığımız çağda küresel bir silaha dönüşen su, gıda ve enerji bizim gibi ülkeler üzerinde en önemli hegemonya aracıdır. Bunun yanı sıra Dünyadaki birçok insan, iklim değişikliği, savaşlar ve doğal felaketlerden dolayı yıkımlara maruz kalmakta, bu durumdan en çok etkilenenler de çoğunlukla kırsal kesimde yaşayan ve tarımla uğraşan yoksul aileler olmaktadır. Kırsal kesimde yaşayan ve tarımla uğraşan insanlar; yoksulluk ve açlık riski altında olmakla beraber kaynaklara da sınırlı bir erişim içerisindedirler. Bu nedenle kırsal kesimde sosyal korumaların en üst seviyelere çıkarılması gereklidir. Kontrol altına alınamayan gıda fiyatları ülkeler için bağımsızlık sorunu haline gelebilmektedir. Geleceğimiz üzerinde söz sahibi olmak için kendi kendimizi yönetebilme yeterliliğimiz olmalıdır. Türkiye gibi potansiyeli yüksek bir ülkenin özellikle küçük çiftçileri göz ardı etmeden üretmesi, üreticisini koruması ve üretimin sürdürülebilirliğini sağlaması gerekmektedir. Kadastro ve toplulaştırma çalışmaları tamamlanamadığı için her yıl Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)`nün belirlediği ana temaların ülkemizde uygulanırlığı sağlanamamaktadır. Tarım, gıda ve su konuları ülkeler için stratejik konular olmakla beraber gelecekte ülkelerin dünya üzerindeki önemini belirleyen maddeler olmaya adaydırlar. Gıda fiyatlarının artışı en çok yoksul kesimleri etkileyecek, yaşanan doğal afetler, mali krizler, savaşlar ve politik sorunların da olumsuz etkisiyle dünyadaki açların sayısını daha da arttıracaktır. Aslında, dünyada yaşanan açlık ve yetersiz beslenmenin nedeni üretim yetmezliği değil, üretim ve tüketimin adaletli bir şekilde sağlanamamasıdır. Tarladan çatala kadar tüm aşamalarda gıda güvenliğinin, gıda güvencesinin sağlanması ile halkın hem ucuz gıdaya hem de insan sağlığını olumsuz yönde etkileyecek her türlü etkenden uzak gıdaya ulaşabilmesi sağlanmalıdır. Bu sürecin sağlıklı işlemesinin önündeki en büyük engel yoksulluk mücadelesidir. Ayrıca denetimsiz olarak iç piyasaya sürülen gıda ürünleri ayrı bir sorun oluşturmaktadır. Yurtdışından ilaç kalıntıları vb. sebeplerle dönen birçok ürünün denetimsiz bir şekilde iç piyasaya sürülmesi ve insanlarımızın bilmeden bu ürünleri tüketmesi, en doğal hakkımız olan gıda güvenliği hakkını hiçe saymaktır. Olayın diğer bir boyutu ise gıdaların raf ömürlerini uzatmak için içerisine konulan kimyasallardır. Bu kimyasalların miktarlarını düşürerek 1-2 yıl yerine yaklaşık 6 aylık raf ömrüne sahip gıdalar üretilmelidir. Ticari kaygılar nedeniyle insan sağlığı hiçe sayılmamalıdır. Burada denetim mekanizmasının devreye girmesi ve sıkı yaptırımlar uygulanmalıdır. Gıda denetiminin sağlıklı bir şekilde yapıldığı tartışma konusudur. Burada yetkililere düşen görev, insanların en temel haklarından biri olan gıda güvenliği hakkını denetimlerle güvence altına almaktır. Üzerinde duracağımız son konu ise açlık içinde yaşamlarını sokaklarda sürdürmeye çalışan kimsesiz ve yemeğe muhtaç olan insanlarımız için Aşevleri açılması sosyal devletin gereğidir. Bunu çok önemli bir sorun olduğu düşüncesindeyiz. TMMOB Kimya Mühendisleri Odası olarak dünyanın doğal kaynaklarının ve gıdanın hegemonya aracı olarak kullanıldığı bir yaşamın sürdürülebilir olmadığını söylüyoruz. Ülkemizin barış ve kardeşlik duyguları içinde, bilimsel esaslara dayalı, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olarak var olması için mücadelemizi sonsuza kadar sürdüreceğimizi kamuoyuna bildiririz.16.10.2015 TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Güney Bölge Şubesi Yönetim Kurulu A. Başkan Ali Çelik http://www.cukurovapress.com/haberdetay/Aclik-utancin-tarihsel-adidir/7879 |