Çok yakın zamanda açıklanan KPSS 2016/2 tercih kılavuzu incelendiğinde ne yazık ki kamuda sadece 1 (bir) adet Kimya Mühendisi kadrosunun açıldığı görülmüştür. Bu durum kabul edilebilir bir şey değildir ve derhal bir açıklama yapılmalıdır. Ya kamu sanayileşme ile ilgili iş ve işlemlerinden vazgeçmiştir ya da mesleğimizle ilgili kadrolar KPSS şartı aranmaksızın yapılan mülakatlar veya kamuya duyurulmayan alımlarla doldurulmaktadır. Ya da bizim bilmediğimiz bir şekilde koskoca Türkiye Cumhuriyetinde kimya, su, gıda, petrokimya, kalite kontrol, laboratuar, Ar-Ge, maden, enerji gibi sektörlerde Kimya Mühendislerinin yaptığı işleri hayali kişiler yapmaktadır. Bu durum 2016 KPSS sınavı sonrası binlerce kimya mühendisi meslektaşımızın emeklerini ve elde ettiği puanları hiçe saymaktadır. Kamu kuruluşları ve bağlı ortaklıklarında gerek açıktan alımlar ile gerekse merkezi atama ile yerleşme beklentisinde olan meslektaşlarımız Türkiye`de KPSS puan sıralamasında dereceye girseler dahi ne yazık ki kimya mühendisi olarak kamuda mesleğini icra etme imkânı bulamamaktadır. Yıllarca çalışıp çabalayarak kamuya girmek için uğraşan, ailesinin sınırlı olanakları ile kurs ücretini denkleştiren ve yüksek bir puan almasına rağmen 2016 KPSS sınavı duyurusu ile emekleri boşa giden, adalet duygusu ve eşit yurttaşlık düşüncesi sarsılan, ailelerine ve topluma karşı sanki bu sonucun sebebi kendileriymiş gibi üzülen binlerce kimya mühendisi meslektaşımızın içine düşürüldüğü durum kabul edilemez bir gerçekliktir. Emekleri ve elde ettikleri puanlar hiçe sayılan meslektaşlarımız eğer sonuçta böylesine trajik bir durumla karşı karşıya kalacaklarsa, uzun yıllardan bu yana her ile bir mühendislik fakültesi açarak piyasaya işsiz mühendis yetiştiren AKP hükümetlerine işin bu hale gelmesindeki sorumlulukları nedeniyle yaratmış oldukları bu sorunu nasıl çözeceklerini sormak da bizim sorumluluğumuzdur. Odamız kayıtlarına göre Kimya Mühendisleri arasında işsizlik ve meslek dışı işlerde çalışma oranı % 35 civarındadır. Meslektaşlarımız arasında işsizlik giderek artmakta, ülkeyi yönetenler ise bu sorunu gözardı etmektedirler. Uygulanan neoliberal politikalar ve özelleştirmelerle meslek alanlarımız her geçen gün biraz daha daraltılmaktadır. Büyüme masallarıyla pembe tablolar çizilirken yaşamının en güzel yıllarını mühendis olmak için harcayan genç meslektaşlarımız mezun olduklarında işsizlikle karşı karşıya kalmaktadır. Yaşamlarının en verimli çağını işsizlikle tüketen gençlerimizi işsiz bırakarak geleceklerini karartmak onlara yapılan en büyük haksızlıktır. Ailelerinin sınırlı olanaklarını zorlayarak okuyan ve Kimya Mühendisi olmaya hak kazanan meslektaşlarımıza iş olanağı yaratmak hükümetlerin asli görevleri arasındadır. Diğer yandan, yaşanılan bu süreçte mesleğimiz; arttırılan üniversite kontenjanları, yetersiz ve donanımsız açılan yeni bölümler, yok edilen ve her kesime açılan meslek alanlarımız, özelleştirilerek satılan işyerlerimiz, diploma ve belge ticaretine indirgenen mühendislik pratiği sayesinde yok edilme noktasına gelmiştir. Onuncu Kalkınma Planı ve Hükümet tarafından yeni hazırlanan 2017-2020 Türkiye Kimya Sanayi Strateji Belgesi incelendiğinde bu çalışmalardaki hedef ve eylemlerin ne yazık ki genelde mühendislik mesleği özelde ise Kimya Mühendisliğinin geleceği için hiç umut vermediği anlaşılacaktır. Ülke gerçeklerinden uzak, sanayileşme iddiası zayıf, inovasyon hedefi olmayan, kamunun bütün sanayi kuruluş ve kurumlarını tasfiye etmeyi amaçlayan, kamucu bir anlayışa dayanmayan bu belgelerde ne yazık ki Kimya Mühendislerinin işsizlik konularına da hiçbir şekilde değinilmemektedir. Buna karşılık bu anlayış her ilde birkaç üniversite ve mühendislik fakültesi açarak mühendisleri diplomaları olan ama bunu kullanamayan işsizler ordusuna indirgemektedir. Türkiye`nin ne bu kadar üniversiteye ne bu kadar mühendislik fakültesine ne de bu kadar Kimya Mühendisine ihtiyacı vardır. Kimya Mühendisliği bölümü üniversite senatolarının aldığı kararla açılabilecek bir bölüm değildir. Bilinmelidir ki mühendisliğin esası planlamadır. Bu planlama sadece eğitimle sınırlı değildir. Bu eğitimi alan kişilerin ülkelerine nasıl yararlı olacağını düşünen ve sanayisini gelişmesi için bu doğrultuda planlayıp bunu realize eden bir planlamadır. Bu planlamanın kapsamı dışında açılan üniversiteler; ne yazık ki liseyi aşamayan eğitim düzeyi, yetersiz öğretim üyeleri ve laboratuarları ile piyasaya ancak diplomalı işsiz yetiştirmektedir. Mühendislik; bir düşünce sistematiği ve matematik düşünme becerisidir. Bilim yoluyla elde edilmiş tüm bilgilerden akıl ve deneyim yoluyla somut sentezlere vararak insana ve insanlığa yararlı oluşumları yaratma gücü olup bilimi, ekonomiyi, zamanı ve fiziksel kaynakları en iyi şekilde değerlendirip optimum çözüm arayışı içerisinde olma mesleğidir. Bu amacın gerçekleşebilmesi öncelikle iyi mühendis olması gereken yeterli sayıdaki öğretim üyeleri tarafından verilen eğitimi almaktan ve yeterli ölçüde pratik çalışma yapılan laboratuvar gibi mesleki eğitim alanlarının varlığından geçer. Öğretim üyesi olmayan, yeterli pratik çalışma ve uygulama yapılmayan bir eğitimle mühendis yetiştiği hiçbir yerde görülmüş değildir. Nitelikli insan gücünü arttırmanın yolu, elinde diploması olan ama bilimden, teknikten, bilim felsefesinden, temel bilgi ve uygulamalardan habersiz; analiz ve sentez yapma yeteneğinden yoksun, anti pozitivist insan yetiştirmek olmamalıdır. Ülkemizde mühendislik mesleği; diplomaların kiraya verildiği, kontrol edilen sahaya ve işe ait evraklara alınan asgari ücret düzeyindeki paralar karşılığı, işi görmeden sadece imzaların atıldığı bir pratiğe dönüşmüştür. Bunun vebali mühendis sayısını ülke gerçeklerinden bağımsız, plansız ve düşüncesizce arttıran siyaset kurumuna ve hükümetlere aittir. Üniversite senatosunun önerisi, YÖK ve Üniversitelerarası Kurul` un da inceleyip araştırmadan kabul ettiği kararlar neticesinde Kimya Mühendisliği bölüm sayısı 47`yi bulmuştur. Öyle ki üniversite meslek kontenjanları tüm uyarı ve çalışmalarımıza rağmen ancak 1870 kişiye indirgenebilmiştir. Halihazırdaki işsiz olan meslektaşlarımızın sayısı dikkate alındığında bu kontenjanın bile ülke ihtiyacının çok üzerinde olduğu görülecektir. Bu nedenle kesinlikle yeni bölümlerin açılması durdurulmalı ve kontenjanlar da önümüzdeki on yıl için en az yüzde elli oranında azaltılmalıdır. Yeni açılan Kimya Mühendisliği bölümlerinde öğretim üyesi sayısı ve laboratuvarlar yetersiz, eğitim kalitesi vasatın altındadır. Hiçbir bilimsel çalışma yapılmadan, meslek gerekleri dikkate alınmadan ve mezuniyet sonrası çalışma ve iş olanakları planlamadan gerçekleştirilmiş olan meslek kontenjanımız mutlaka azaltılmalıdır. Mezun olan meslektaşlarımızın iş bulma olanakları ne yazık ki her geçen gün daha da azalmaktadır. Bu kadar fazla Kimya Mühendisinin bulunması işverenlerin iştahını kabartmakta, meslektaşlarımız çok düşük ücretlerle, iş güvencesinden yoksun olarak çalıştırılacak işgücü ordusu olarak görülmektedir. Bu koşullarda bir şekilde iş bulabilen "şanslı" meslektaşlarımız ise yoksulluk sınırının altındaki ücretlerle ve çok zor koşullarda çalışmaya mecbur bırakılmaktadır. Dünyadaki olası olumsuz gelişmelere karşı zaten büyük ölçüde dışa bağımlı olan kimya sektörünü korumak için herhangi bir çalışma yapılmamaktadır. Sektör ve bu alanda çalışan mühendisler piyasanın insafına terkedilmiştir. Kimya Mühendisliği alanı ve sektöründe giderek büyüyen işsizlik sorununun çözümü için kamu eliyle acil olarak istihdam yaratma uygulamaları başlatılmalı ve istihdama olumlu katkıları olacak projeler desteklenmelidir. TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Anayasa`nın 135. maddesinde tanımlanan 66 ve 85 sayılı KHK ve 7303 sayılı yasa ile 6235 sayılı yasaya göre kurulmuş kamu kuruluşu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. Bu nedenle gerek üniversite kontenjanlarının belirlenmesinde ve gerekse de kamuya Kimya Mühendisi alımlarındaki sayının belirlenmesinde Kimya Mühendisleri Odasının görüş ve önerileri dikkate alınmak zorundadır. 6269 Sayılı Kimyagerlik ve Kimya Mühendisliği Hakkında Kanunun 6. Maddesi gereği Kimya Mühendisliği meslek alanlarında üretim ve ticaret yapan her işyerinde Kimya Mühendisi istihdam zorunluluğu Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından denetlenerek hayata geçirilmelidir. Bu yapıların verimli çalışmasını sağlayacak mekanizmalar oluşturulmalıdır. Çok iyi derecede uzmanlık gerektiren meslek alanlarımız çıkartılan yönetmeliklerle her kesime açılmamalıdır. Hükümeti; meslektaşlarımızın çalışma alanı olan Kimya sektörünün gelişmesi için yerli üretimi ve imalat sanayini geliştirmeye, ülkemizin ithal kaynaklara bağımlılığını azaltmaya, planlı büyümeyle dışa bağımlılığın azaltılacağı yatırım modellerine yönelmeye, araştırma çalışmalarını ve inovasyonu desteklemeye, kimya mühendisliği bölüm sayısı ve kontenjanlarını sınırlamaya ve işsizliği önlemek için ve kamuda gerekli sayıda Kimya Mühendisini istihdam etmek için çalışma yapmaya davet ediyor, konunun takipçisi olacağımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz. Not: Bu yazı; Başbakanlık, YÖK, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Ulaştırma ve Denizcilik Bakanlığı ve Kalkınma Bakanlık` larına, Devlet Personel Başkanlığına ve DSİ, MKE, MTA, TPAO` na resmi olarak iletilmiştir. TMMOB Kimya Mühendisleri Odası 45. Dönem Yönetim Kurulu |