KMO

TPAO’NUN YOK EDİLME SÜRECİ HIZLANIYOR

    Yayına Giriş Tarihi: 28.07.2017  Güncellenme Zamanı: 28.07.2017 10:23:53  Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ  
 

Güncellenme Zamanı: 28.07.2017 10:23:45

Ülkemizin gözde kurumlarından TPAO neoliberal politikaların bir sonucu olarak “Bütünsel Dönüşüm Programı” adıyla önce bölünmüş sonra bütün varlıkları ile Varlık Fonuna devredilmiş ve sonunda da Jersey-Kanal/Karayipler` de TPAO tarafından kurulmuş uluslararası bir offshore şirketi olan TPIC’ e devredilmiştir. Bu program sonuç itibari ile tam bir parçalama, etkisizleştirme ve yok etmedir.

OHAL döneminde çıkarılan 2017/10472 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile ham petrol ve doğal gaz arama ve üretim faaliyetlerinden sorumlu Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına (TPAO) ait Sondaj, workover, kuyu tamamlama ve jeofizik operasyonları servis hizmetlerine ait her türlü araç, iş makinesi, kule, gemi, diğer ekipman, malzeme, sondaj park sahaları ve müştemilatı TPIC`ye (Turkish Petroleum International Company) bedelsiz olarak devredilme kararıyla 20 Temmuz 2017 tarih ve 30129 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kararla ülkemizin ham petrol - doğal gaz arama ve üretim alanında en önemli stratejik kamu kuruluşu olan Türkiye Petrolleri A.O. (TPAO) parçalanarak küçültülmüş ve özelleştirilme süreci hızlandırılmıştır. Gelinen noktada TP (Türkiye Petrolleri) bünyesinde sadece arama ve üretim faaliyetleri kalmıştır. Böyle giderse ilerideki günlerde TP bünyesinde kalan ve karlı bir iş olan günlük 40 bin varil düzeyindeki üretimin de bir başka gerekçe ile devredileceği günler yakındır.

1954 yılında 6326 sayılı petrol kanunu uyarınca ulusal bir yatırım olarak kurulan TPAO, sektörün kendine has yapısı nedeni ile dikey yapılanmaya gitmiş ve TÜPRAŞ (Rafineriler), POAŞ (Dağıtım ve Pazarlama), DİTAŞ (Deniz tanker taşımacılığı), PETKİM (Petrokimya tesisleri), İGSAŞ (Gübre Fabrikaları), BOTAŞ (Boru hatları ile petrol taşıma) gibi stratejik öneme sahip katma değeri yüksek kuruluşları da bünyesinde ihdas etmiştir. Böylece ham petrolün aranması, üretimi, taşıması, rafinajı, dağıtımı ve petrokimyasal üretimleriyle TPAO entegre bir yapı haline gelmiştir. Kurumun entegre bir yapı olarak çalışılmasından amaç, doğrudan piyasaya satış yaparak büyük gelir sağlayan bağlı kuruluşların ana gövde olan TP`ne destek olmasının sağlanmasıdır. Sektörel açıdan diğer ülkelerdeki benzer kurumlar incelendiğinde; ham petrolün çıkarılması, rafinajı ve bağlı üretimlerinin entegre bir kamu yatırımı olduğu ve bu tür stratejik öneme sahip ulusal kuruluşların özelleştirme gibi tehditlerle   karşı karşıya olmadığı görülmektedir.

Sektörün gerçekliklerine aldırmaksızın TPAO`na bağlı kuruluşlar arasındaki ilişkiler uygulanan neoliberal politikalarla bozulmuş, yenileme yatırımları yapılmadığından tesisler üretim yapamayacak duruma getirilmiştir. Böylece başlangıç hedeflerinden uzaklaşan bu kuruluşlar zaman içerisinde dikey yapılanmadan koparılarak her biri ayrı birer şirket haline getirilmiş ve bu kuruluşlardan POAŞ 2000 yılında, İGSAŞ 2004 yılında, TÜPRAŞ 2006 yılında ve PETKİM 2008 yılında satılarak özelleştirilmiştir. 

Uygulanan politikalar sonucu TPAO 2005 yılına kadar yurt içi ham petrol talebinin % 9,2 sini karşılamaktayken, 2015 yılı itibari ile ancak % 6,4 ünü karşılar duruma gelmiştir. Hatta 2014 yılı sonu itibariyle 87 olan aktif kuyu sayısı 2015 yılı sonunda 38 kuyuya inmiştir. Bu rakamlardan görüleceği üzere kuyularda bir iyileştirme yapılmamış ve yanlış siyasi tercihler nedeni ile de üretim % 30 civarında düşmüştür.

Bağlı kuruluşları bünyesinden tek tek koparılarak entegre yapısı ortadan kaldırılan TPAO` nın ana gövdesi olan TP` nin yapısı değiştirilerek yok edilmeye çalışılmaktadır. Bu amaçla Petrol arama ve işletme hakkını sadece TPAO`na veren 6326 sayılı petrol kanunu değiştirilerek 2013 yılında yürürlüğe sokulan 6491 sayılı petrol kanunuyla TP`nin de özelleştirilmesinin önü açılmıştır. Fakat özelleştirme ifadesinden kaçınılarak konu "Bütünsel Dönüşüm Programı" adıyla kamufle edilmektedir. Bu işlem bir dönüşüm değildir bakanlar kurulu kararı ile kurum küçültülüp elden çıkarılmaya çalışılmaktadır. Bu faaliyetler TPIC adlı şirket üzerinden gerçekleştirilmektedir. TPIC, bir kamu iktisadi teşekkülü olmayıp 1988 ylında Jersey-Kanal/Karayipler` de TPAO tarafından 20 milyon $ sermayeyle kurulmuş uluslararası bir offshore şirketidir. TPAO 25 yıl boyunca bünyesinde tuttuğu bu şirket üzerinden saha servis hizmetini gerçekleştirmiştir. Ancak 2013 yılında TPİC, sermayesi Bakanlar Kurulu Kararı ile 500 milyon $`a yükseltilerek BOTAŞ` a bağlanmıştır. 20 Temmuz 2017 tarih ve 30129 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren kararname ile de TPAO`nın yukarıda vurgulanan önemli bir bölümü offshore şirketi olan TPIC` e devredilmiştir.

TPAO üzerinde oynanan oyunlar bununla da kalmamış; halen TBMM gündeminde olan İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı`na eklenen bir madde ile TPAO`da toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında çalışan personelin iş ilişkisi nedeniyle her türlü hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin dava ve işlerin iş mahkemelerinde görüleceği hükmü getirilerek; Anayasa`ya ve yargı kararlarına aykırı şekilde binlerce kapsam dışı kamu görevlisinin hukuki statüsü değiştirilip iş güvenceleri yok edilerek kolayca işten çıkarılmalarının önü açılmıştır. TPAO bünyesinde bu hizmetleri yürüten ve kamu hizmetinden uzak, sadece kar odaklı özel sektör mantığıyla çalışan TPIC`e geçecek olan mühendis, işçi ve diğer tüm çalışanlar kazanılmış özlük haklarından yoksun, güvencesiz bir çalışmaya mahkum edilmiştir. Son olarak yapılan sondaj, workover, kuyu tamamlama ve jeofizik operasyonları servis hizmetleri ve bunlarla ilgili her türlü personel, malzeme ve ekipmanını TPIC ‘e devreden düzenleme ile de en karlı kuruluşlarımızdan bir olan ancak kamu yararı gözetmeyen yanlış ve yetersiz yönetim anlayışı ile zarar eden TPAO`nun özelleştirilmesi sürecinde sona gelinmiştir.

TP bu şekilde verimliliğe odaklı, istihdamı esnek ve güvencesizleştirilmiş bir şirket haline getirilmek istenmektedir. Hâlbuki KİT`ler kamu yararına kurulmuş, kar amacı gütmeyen sanayinin itici gücü olan iktisadi yapılardır. TP de bu amaçla kurulmuş bir KİT`dir. Bu kuruluşlar aynı zamanda kalifiye personelin yetişip sanayiye katkı sağlamasında da büyük rol oynamıştır. Şimdi ise "kar etmiyor, istihdam fazlası var, zarar ediyor" gibi bahanelerle elden çıkarılmaya çalışılmaktadır. İşin garip tarafı da kar eden TPAO ve bağlı kuruluşlarını doğru yönetemedikleri için zarar ettiren bu anlayışın şimdi bu durumu gerekçe göstererek TP` ni de özelleştirmek istemesidir. Hatadan bir an evvel dönülmeli, TİPİC` e devredilen hizmet ve mallar tekrar geçmişte olduğu gibi TP bünyesine alınmalıdır. Ayrıca TPAO‘ nun yeniden inşası için kendi bünyesinden koparılan bağlı kuruluşların Arjantin örneğinde olduğu gibi kamulaştırılarak entegre çalışan bir sistem yeniden kurulmalıdır. 

Dünyada kanıtlanmış petrol rezervlerinin % 80`inden fazlasını kamu petrol şirketlerinin yönettiği dikkate alınarak sektördeki özelleştirme politikalarına derhal son verilmeli, Arjantin örneğinde olduğu gibi üretimden rafinaja, petrokimyadan akaryakıt dağıtımına kadar TP çatısı altında bir entegrasyon yeniden sağlanmalıdır. Bu özelleştirme Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından geçtiğimiz günlerde hazırlanarak kamuoyuna sunulan ve 2017-2020 dönemini kapsayacak Türkiye Kimya Sanayi Strateji Belgesi`nin hedefleri ve eylemlerine de aykırıdır. Zira o belgede Petrol ile ilgili (servis, arama, rafinaj, vs.) devletin yeni yatırımlar yapması öngörülmektedir.

Üzerinde bulunduğumuz Ortadoğu, dünyanın en geniş petrol ve doğalgaz rezervlerinin kaynağı olarak tüm savaşların arenasıdır. Petrol, ulaşım sektörünün vazgeçilmez girdisi olarak en fazla kullanılan yakıttır. Dünya siyasetine doğalgaz ile birlikte yön veren önemli bir argümandır. En son veriler itibarıyla petrolün yüzde 48`i Ortadoğu`da; en fazla da Suudi Arabistan`dadır. Dünya petrollerinin yüzde 10`una İran, yüzde 11`ine Irak sahiptir.  Yine dünyada ağır petrol olarak en fazla rezerv Venezüella`dadır. Venezüella`nın başının bir türlü beladan kurtulmaması ve Ortadoğu`da yıllardır süren savaşların en önemli nedenleri başında da petrol politikalarının gelmesi tesadüf değildir. Türkiye kullandığı petrolün ancak % 7` sini üretiyor olsa da ülkemiz toprakları özellikle de denizlerimiz petrol açısından hiç aranmamıştır. O nedenle ülkemiz petrol rezervleri konusunda kesin bir şey söylemek doğru değildir.

Türkiye`nin enerjide dışa bağımlığı dikkate alındığında ortaya çıkan tablonun vahim olduğu görülecektir. Hali hazırda enerjide % 27 oranında petrol kullanılmaktadır. Bunun da % 93` ünün dışarıdan alındığı dikkate alındığında durum daha iyi anlaşılır. Enerjide % 75 oranındaki dışa bağımlılık ve her yıl ödenen 55 milyar dolarlık fatura dikkate alındığında elimizdeki yerli kaynakların kıymeti daha iyi anlaşılır.

Son otuz yılda bu alanda bilinen tek şey sürekli özelleştirme yapıldığı gerçeğidir.  Bu özelleştirmelerin ulusumuza, halkımıza, insanımıza hiçbir faydası olmadığı gibi bu kaynaklara yapılan zamlardan ötürü halkımız enerjiyi daha da pahalı kullanmakta ve enerji ürünleri üzerindeki dolaylı vergilerle boğazı sıkılmaktadır. Şimdiye kadar yapılan özelleştirmelerden ne fayda sağlandığı ve bu özelleştirmeler sonucu elde edilen gelirlerin nereye harcandığı belli değildir. İnsan kaynağı, ekipman ve teknik yetkinlik anlamında önemli bir birikime sahip olan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı`nın devredilerek yok edilmesine yol açan; Kurumun Türkiye Varlık Fonu A.Ş.`ne devredilmesinden, İş Mahkemeleri Kanunu ile personelin keyfi kararlarla tasfiyesine ve sondaj, kuyu tamamlama ve jeofizik hizmetlerinin TPIC`e devredilmesine kadar olan  bütün kararlardan derhal vazgeçilmelidir.

Biz Kimya Mühendisleri Odası olarak; meslek alanımızı daraltacak, meslektaşlarımızı ve diğer çalışanlarımızı işsiz ve güvencesiz bırakacak, halkımıza faydası olamayacak ve TPAO`nun yapısını değiştirerek kurumu parçalayıp yok edecek bu politikalara mesleki sorumluluğumuz gereği karşı olduğumuzu kamuoyu ile paylaşmak isteriz.

TMMOB
KİMYA MÜHENİDSLERİ ODASI 
45. DÖNEM YÖNETİM KURULU

Okunma Sayısı: 1340

Tüm Basın Açıklamaları »

 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME