Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nca hazırlanarak 31 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren "Büyük Endüstriyel Kazaların Kontrolü Hakkında Yönetmelik" hala uygulamaya konulmamıştır. Bakanlık, Yönetmeliğe koyduğu özel şartlarla uygulama tarihini önce iki yıl (2014 yılına) erteleyerek olabilecek kazalara ve ölümlere alt yapı hazırlamıştı. Kimya Mühendisleri Odası toplum adına denetim yükümlüğü gereği görevini yaparak 1 Ekim 2012 tarihinde bir basın toplantısı ve duyurusu gerçekleştirerek Bakanlığı ve kamuoyunu uyarmıştı. Söz konusu basın bildirisinde "Ostim, Tuzla ve Afyon`daki patlamaların son değil, eğer böyle devam ederse bu kazaların kaçınılmaz olacağı ve devamının geleceği" uyarısını yapmıştı. Nitekim bundan sonra da birçok kimyasal yangın, patlama ve deyim yerindeyse beklenilen kazaların (!) yaşanması sonucu 1 Ocak 2013 tarihinde "Kazalar, Yangınlar ve Ölümler Üzerine Bir Kez Daha Hatırlatıyoruz" denilerek ikinci bir basın bildirisi ile yetkilileri ve kamuoyunu uyarmıştı. Nitekim çok geçmeden 28 Ocak 2013 tarihinde önce Yalova`da Aksa Fabrikasında ve 30 Ocak 2013 tarihinde de Gaziantep‘ teki bir galvaniz fabrikasında maddi ve manevi kayıplara yol açan ve sonuçta 8 kişinin ölümü ile sonuçlanan beklenilen kazalar meydana gelmişti. O günden bu yana ülkemizin birçok yerinde sıkça ve gittikçe aratarak kimyasal yangınlar, kaçınılmaz kazalar ve ölümler meydana geldi. Tüm bu kazaların yaşanmasına karşın, 2012 yılında yayınlanan ve iki yıl sonra 2014 yılında yürürlüğe girecek denilen yönetmelik, 30.12.2013 yılında tekrar yayımlanarak uygulanması gereken maddeler 2016 ve 2017 yıllarına ertelenmiştir. 2017 yılına gelindiğinde yönetmelik tekrar düzenlenerek uygulamalar 2018 ve 2019 yıllarına ertelenmiştir. Anlaşılacağı üzere Bakanlık Avrupa Birliği Uyum Yasaları çerçevesinde hazırlayıp, ancak dokuz yıl boyunca uygulanmayacak bir yönetmelikle tarihe geçecek bir yaklaşım sergilemiştir. Ülkemizdeki terör olayları dikkate alındığında ise terör örgütlerince her tür kimyasal ve biyolojik kitle imha silahlarının da denetimsizlik nedeni ile kolayca üretilebileceği göz ardı edilmemelidir. Bakanlık yönetmeliği çıkarıp aynı zamanda uygulatmayarak bu örgütlerin eline büyük koz vermiş bulunmaktadır. Bakanlık; - Tesislerin depoladıkları kimyasal ve tehlikeleri maddelere dair yapacakları bildirimler haricinde tüm yönetmelik maddeleri (tesislerin hazırlaması gereken dahili acil durum planları, güvenlik raporları ve raporların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından onaylanmaları vb) 2018 yılına, - AFAD`ın olası kazalara dair ne gibi önlemler alacağını, neler yapması gerektiğini, güvenlik önlemlerini içeren "harici acil durum planı" hazırlama şartı 2019 yılına, - Tesislerin tehlike risklerini azaltmaları koşulu 2019 yılına ertelemiştir. Yönetmelik Hiç Bir Gerekçe Gösterilmeden Ertelenmiştir Tesisler, depoladıkları kimyasal ve tehlikeli maddeleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nın kurduğu internet sitesi üzerinden "beyan" etmekte, sistem de otomatikman tesisi farklı yükümlülükleri olan "üst seviye", "alt seviye" veya "kapsam dışı" gibi sınıflara ayırmaktadır. Şirket sahiplerinin vicdanına kalmış olan bu beyanı Bakanlık doğru kabul etmekte ve tesislerin yerine getirmesi zorunlu olan bazı önlemleri alması önlenmektedir. Bu bildirimi binlerce işletmenin yapması gerekirken ancak dörtte bir oranındaki işletmenin bildirimde bulunduğu bilinmektedir. Binlerce tesisin ise kapsam dışı olarak sistemde yer aldığı görülmektedir. Özellikle kapsam dışında yer alan tesislerin biran önce denetlenmesi gerekmektedir. Öte yandan işin bir başka kötü tarafı da ülkemizde yaşanan büyük endüstriyel kazalara yönelik hiç bir veri tabanının olmaması durumudur. Ülkemizde hangi büyük kazaların yaşandığına dair herhangi bir bilgi ise ÇŞB` lığı sitesinde bulunmamaktadır. Sanayileşme ile birlikte; bizim gibi geri kalmış ülkelerde söz konusu sanayi alanlarının kontrolsüzlüğünün de etkisi ile birlikte son yıllarda meydana gelen kimyasal patlama ve yangın gibi endüstriyel kazalar anımsandığında, söz konusu yönetmeliğin yürürlük tarihini ertelemenin kazalara ve ölümlere davetiye çıkarma anlamına geldiği görülecektir. Ertelemenin hangi gerekçe ile yapıldığı açıklanmamaktadır ve hiçbir haklı yanı olmadığı da her gün bir başka kentimizde görülen maddi ve manevi kayıplara yol açan kimyasal patlama, yangın ve ölümlerden açıkça anlaşılmaktadır. Ülkemiz topraklarının % 92`sinin ve büyük sanayi merkezlerimizin % 98` inin deprem kuşağı içerisinde yer aldığı düşünüldüğünde bu ertelemenin ne ölçüde riskleri de barındırdığı daha iyi anlaşılacaktır. İlginçtir aynı yönetmelik; askeri kuruluş ve tesisler, petrol ve doğalgaz boru hatları ve taşımacılığı, rıhtım, liman ve iskelelerde yapılacak yükleme ve boşaltmalar ve minerallerin kimyasal işletmeciliğini istisna sayarak bu yönetmeliğin kapsamı dışında bırakmıştır. Bu gün, daha çok üretim ve pervasızca kar etme hırsı nedeniyle artık neredeyse her gün bir endüstriyel kaza ve bunun sonucu ölümler meydana gelmektedir. Her yıl iş kazalarında yaklaşık bin yurttaşımız ölmektedir. Sakat kalanların ve maddi zararının boyutu ise daha büyüktür. İlgili bakanlığı yaptığı bu hatalı uygulamadan derhal vazgeçmeye, yönetmeliklerdeki değişiklikleri iptal etmeye ve yönetmelikleri derhal yürürlüğe koymaya davet ediyoruz. Aksi durumda söz konusu yönetmeliğin ertelenmesi nedeni ile yeni çıkarılan İş Güvenliği Yasasının da uygulamada olabilecek kazaları ve ölümleri önleyemeyeceğini kamuoyuna duyurmak istiyoruz. İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasının; bu kazaları, hali hazırdaki uygulamalar ve yasanın pratik anlamda taşeron hizmetine dönüşmesi sonucu önleyemediği ve önleyemeyeceği yaşanılan kazalardan ve ölümlerden bellidir. Gerçek anlamda mühendislerden alınması gereken sorumlu müdürlük ve İSİG Hizmetinin pratikte diplomanın ya da belgenin kiralanarak duvara asıldığı bu işletmelerde yaşanılan kazalar biz mühendisler için sürpriz değildir. 6269 sayılı "Kimyagerlik ve Kimya Mühendisliği Hakkında Kanun" kimyasal üretim süreçlerini bünyesinde bulunduran tüm tesislerde yeterli eğitimi almış bir kimya mühendisinin "Sorumlu Müdür" unvanıyla çalışmasını zorunlu tutmuştur. Yine aynı kanunun uygulama yönetmeliğinin 2. maddesine göre tesisin teknik güvenliğini sağlamak ve çevreye olumsuz etkilerini gidermek Sorumlu Müdürün görevleri arasında sayılmıştır. TMMOB`ye bağlı odalarca yapılmakta olan kamusal denetimi günden güne engellemeye çalışan, iç dinamiği olmayan, sadece bir Avrupa Direktifi olduğu için istenmeden hazırlandığı anlaşılan, yürürlülük tarihleri hiçbir haklı gerekçe gösterilmeden sürekli ertelenen yönetmelikleri hazırlayan, bu alanı mesleki gereği kontrol etme yetkisi ve yetisine sahip mühendisleri diplomalarını kiralamaya zorlayan bir sistemi yaratan ve bu alanı sadece işverenlerin inisiyatifine terk eden yöneticiler gerçek anlamda kazaların, ölümlerin ve bu duyarsızlıkla olacak tüm olayların sebebidir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nı yaptığı bu hatalı uygulamadan derhal vazgeçmeye, yönetmeliklerdeki değişiklikleri iptal etmeye ve yönetmelikleri derhal yürürlüğe koymaya davet ediyoruz. Bir kez daha yineliyoruz; TMMOB Kimya Mühendisleri Odası kamusal denetim ve mesleki gerekliliği gereği görevini yapmaya hazırdır. İlk olmayan kimyasal yangınların ve kazaların (!!!) son olması gerekliliğine inanarak toplumsal sorumluluğumuz gereği toplumu, yönetenleri ve işverenleri bir kez daha uyarıyoruz: Kimyasal Yangınlar, Kazalar ve Ölümler Kader Değildir !!! Kimya Mühendisleri Odası 45. Dönem Yönetim Kurulu |