KMO

VETERİNER HİZMETLERİ, GIDA VE YEM KANUN TASLAĞINA İLİŞKİN ODAMIZ EGE BÖLGE ŞUBESİ GIDA KOMİSYONUN GÖRÜŞÜ

    Yayına Giriş Tarihi: 06.07.2013  Güncellenme Zamanı: 12.08.2013 10:51:57  Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ  
 

Veteriner Hizmetleri, Gıda ve Yem Kanun Taslağına İlişkin Odamız Ege Bölge Şubesi Gıda Komisyonun Görüşü

 Ülkemizdeki ilk Gıda Kanunu, 24.06.1995 tarihinde Bakanlar Kurulunca kabul edilen 560 sayılı "Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararname‘dir. Gümrük Birliği çerçevesinde uygulamaya konulan 560 sayılı KHK çerçeve bir düzenleme olarak yaklaşık on yıl uygulandıktan sonra 2004 yılında AB mevzuatı özellikle 178/2002/EC sayılı Konsey Tüzüğü dikkate alınarak 5179 sayılı Kanun hazırlanmış ve 5179 sayılı "Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun" 05.06.2004 tarihli ve 25483 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Tam uyum sağlamadığı için AB tarafindan eleştirilen 5179 sayılı Kanun yerine geçmek üzere, Bakanlık yetkilileri ile AB Komisyon yetkilileri arasında yapılan görüşme ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nca 2006 yılında "Gıda Kanunu", "Yem Kanunu", "Gıda Hijyeni ile Gıda ve yemin Resmi Kontrolleri", "Veteriner Hizmetleri Kanun" Taslaklarını hazırlanarak 4‘lü hijyen paketi adı altında kamuoyunun görüşüne açılmıştır. Ancak gıda güvenliğini doğrudan etkileyen "Su Ürünleri Kanunu" ve "Bitki Sağlığı Kanunu" bu paketin dışında tutulmuştur. Bu 4‘lü paketle ilgili eleştiriler sonucu kanun taslakları geri çekilmiştir.

Daha sonra Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 4‘lü gıda paketinde yer alan Kanun taslaklarını birleştirilerek "Veteriner Hizmetleri,Gıda ve Yem Kanun Taslağı" olarak tek bir kanun adı altında tekrar kamuoyunun görüşüne açılmıştır. Bu Kanun taslağının 4‘lü hijyen paketinden farkı, metinler birleştirilerek tek metin haline getirilmeye çalışılmasıdır. Ancak 4‘lü gıda paketinde yer alan Kanun taslakları tek bir taslağa dönüştürülmekle birlikte bölümler ve maddeler arasında bir uyum bulunmamaktadır. Kanun taslağında gıda ve yem güvenliğinin sağlanması ve bunun altında bitki, hayvan ve su ürünleri olması gerekirken hayvan sağlığı ve refahı, hayvanların korunması, veteriner hizmetleri, veteriner sağlık ürünleri ana unsur olarak ele alınmış bunun altında gıda güvenliği işlenmiştir

Çiftlikten sofraya gıda güvenliğinin sağlanmasına yönelik olarak alınacak Gıda güvenliği ve hijyen tedbirleri hem hayvansal kökenli ürünler, hem de bitkisel kökenli ürünler, hem de su ürünleri için zorunludur. Yani gıda ve yem güvenliğinin sağlanabilmesi için birincil üretim (bitkisel, hayvansal ve su ürünleri yetiştiricilik aşaması) ve ikincil üretim (gıda ve yem işletmeleri) aşaması birbirini tamamlayıcı olmalıdır.

GENEL GÖRÜŞLER

• Taslağın amaç ve kapsamı son derece sınırlı olup gıda güvenliğini doğrudan ilgilendiren birçok önemli hususu kapsamamaktadır. Bu nedenle 5179‘da yer alan amaç ve kapsam esas alınarak, ilgili hususlar bu içeriğe dahil edilmelidir.

• Taslağın birçok yerinde "ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir" hükmü yer almaktadır. Usul ve esasların etkin bir biçimde belirlenebilmesi; öncelikle temel prensiplerin yasa metninde eksiksiz olarak yer alması ile mümkün olacaktır. Aksi halde; Kanun gücü gerektiren birçok konunun uygulamasında ciddi riskler oluşabilecektir. Etkin bir gıda güvenliği yasasının oluşturulması için gerekli temel yapı taşlarının bu Kanun taslağında yer alması, bağlı çıkarılacak yönetmeliklerin de amacına uygun ve işlevsel olmasını sağlayacaktır.

• Hayvansal kaynaklı ürünler dışındaki gıda maddelerindeki riskler yok sayılmıştır. Oysa ülkemizde üretilen ve tüketilen ürünler ve tüketim alışkanlıkları AB ülkelerinden çok farklıdır. Tasarıda daha çok hayvansal ürünler temel alındığından bitkisel ürünlerin ikinci planda kaldığı görülmektedir. Özellikle mikotoksinler, pestisit kalıntıları ve metal bulaşıları gibi riskler genellikle bitkisel kaynaklı olup, yasa tasarısında bu konulara ağırlık verilmelidir. Bu durum AB direktifine (178/2002 EC) uyum ile açıklanabilir. Ancak ülkemizdeki tüketimin bitkisel ürünler ağırlıklı olduğu ve AB Ülkelerinde ise tüketimin hayvansal ürünlere dayandığı göz önüne alındığında hazırlanacak Kanunda bitkisel ürünlere de özel önem verilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır.

• Tanımlar bölümünde yer almayan, eksik kalan birçok tanım olduğu gibi; yer alan tanımlar da anlam ve içerik olarak AB mevzuatında belirtilen tanımlar ve şimdiye kadar alışılmış tanımlarla farklılıklar ve yanlışlıklar görülmektedir. Gıda tanımı dahi AB mevzuatı ile uyumsuz, yanlış ve yetersizdir. Bir Kanunun en önemli maddelerinden olan tanımlar bölümünde yer alan tanımların eksik ifadelerle düzenlenmesi; bu alanda ehil olmayan kişilerin yanlış uygulamalarına ve farklı yorumlamalara yol açabilecektir. Özellikle bu kanunda yer alan gıda güvenliğine yönelik denetimleri üstlenecek olan denetçi ve denetçi yardımcılarının görevli olacakları alanda sahip olmaları gereken minimum eğitim düzeyleri açıkça tanımlanmalıdır. Gıda güvenliğine yönelik denetimlerde denetçi yardımcısı sıfatı ile bile her kesimin bulunamayacağı açıktır. (Örn: Gıda denetçileri: bu konuda en az lisans eğitimi almış gıda mühendisi, kimya mühendisi, ziraat mühendisi, veteriner hekim; Denetçi yardımcısı: bu konuda en az 2 yıllık yüksekokul mezunu gıda teknikeri gibi)

• Tanımlar kısmına (Madde 3) gıda güvenliği açısından büyük öneme sahip olan ve 178/2002 EC‘ de de yer aldığı halde taslakta yer almayan İzlenebilirlik, Risk, Risk analizi, Risk yönetimi , Risk değerlendirmesi , Şüpheli ürün, Geri çekme/ toplama, Sorumlu yönetici, Atık, İzlenebilirlik, Hammadde, Katkı malzemesi, Marka, Etiket, Tehlike analizi, KKN, İç denetçi, Gıda güvenliği, Hijyen, Kalite kontrol, ar-ge, Depo, sevkiyat, Fire ve Geri dönüşüm kavramlarda tanımlarda bulunmalıdır.

• Tasarıda veteriner hekimlik üzerine detaylar,sorumluluklar ve yetkiler tanımlanmış olup gıda sanayisinin multidisipliner yapısı gereği birçok mühendislik dalının beraber çalıştığı ve yönettiği bir sanayi dalı olduğu göz ardı edilmiştir. Yasa taslağının 17. Maddesi‘nin 5. bendi; sadece onaya tabi işletmelerde sorumlu personel istihdamı zorunlu tutularak Sorumlu Yöneticilik uygulaması işlevsizleştirilmek istenmektedir. Oysa halen var olan uygulamalarda; tüm işletmelerde sorumlu yönetici istihdamı zorunludur. Bu uygulama, özellikle orta ve küçük ölçekli işletmelerin yönlendirilmelerinde ,eğitilmelerinde işletmecilik zihniyetinin değişiminde önemli rol oynamıştır. Bununla birlikte gıda güvenliğinin sağlanmasında yetersiz olan denetim alt yapısı ülkemiz koşullarının gerçeğidir. Bu açığın kapatılmasında Sorumlu Yöneticilik müessesesinin 13 yıldan beri sektörde hizmette bulunarak önemli bir işlev gördüğüne inanmaktayız. Sorumlu Yöneticilik konusunda uygulamadan kaynaklanan ve mevzuattaki yetki sorumluluk ve özlük haklarına ilişkin yetersizliklerin bulunduğu açıktır. Sorumlu Yöneticiler ile işletme arasındaki ücretlendirme ilişkisinin yeni bir yapılanma ile düzenlenmesine ihtiyaç vardır.. Bir taraftan sınırları belirlenmemiş Resmi Veteriner Hekim kavramı ve statüsü hukuk sistemimizin bir parçası haline getirilmeye çalışılırken diğer taraftan ülkemiz üretim ve işletme yapısı ile gıda güvenliğinin sağlanmasında önemli bir rol üstlenmiş olan diğer meslek odası üyeleri kimya ,gıda ve ziraat mühendisleri tanımlar arasında dahi bulundurulmamıştır.5179 sayılı KHK Sorumlu Yöneticilik müessesesini güçlendirirken bu taslak sorumlu personel i şart koşmaktadır.Sorumlu Yönetici mevcut durumda görev ve sorumluluklarını yerine getirmekte zorlanırken ; sorumlu personelin gıda güvenliğini sağlamak konusunda ki yaptırım gücü tartışılmalıdır. Bu çerçevede onaylı ve kayıtlı işletme ayrımı kaldırılarak tüm işletmelerde sorumlu yöneticilik devam etmelidir. Bu hem gıda güvenliği hem de bu alanda görev alan meslek gruplarının istihdamı için son derece önemlidir.

• Halen var olan üretim izni uygulaması; mevzuata uygun üretim yapılmasında ve kayıt dışılığın önlenmesinde önemli bir işleve sahip olduğundan; üretim izni uygulamasına var olan sistemi daha da geliştirecek düzenlemeler getirilerek devam etmelidir. Bu uygulama işletmelerin teknik ve hijyenik kapasitesinin yükseltilmesini sağlamıştır.

• Gıda Kodeksi bölümünde, Bakanlığın yetkisi gıda ve gıda ile temas eden madde ve malzemelerle ilgili taşıması gereken asgari teknik ve hijyen kriterlerine indirgenmiştir. Madde 18/1‘e asgari kalite kriterleri ile pestisit ve veteriner ilaç kalıntıları, katkı maddeleri, gıdaya bulaşan zararlı maddeler, numune alma, ambalajlama, etiketleme, nakliye, depolama esasları ve analiz metotları dahil edilmelidir. Böylesi temel sorun alanlarını içermeyen bir Gıda Kodeksi; gıda güvenliğinin sağlanmasında yetersiz kalacaktır.

• Risk değerlendirme biriminin bağımsız, tarafsız ve şeffaflık esaslarına ve bilimsel kanıtlara göre Tarım Bakanlığınca oluşturulacağı ifade edilmektedir. Risk yönetimi ve iletişimini de yürüten Bakanlık olacağından; birimin bağımsızlık ve tarafsızlığın nasıl sağlanacağı konusunda endişeler oluşmaktadır. Bu kapsamda risk değerlendirme biriminin , tarım bakanlığı meslek odaları , veteriner, sağlık bakanlığı, çevre ve orman bakanlığı v.b temsilcilerin eşit sayıda yer aldığı bir komisyon tarafından oluşturulması bağımsız, tarafsız ve şeffaflık esaslarına ve bilimsel kanıtlara dair şüpheleri ortadan kaldıracak, ilgili birimin görev yetki ve sorumluluklarını yerine getirmesinde güven ortamı sağlanacaktır.

• Birincil üretim noktaları da dâhil; tüm gıda, yem ve gıda ile temas eden madde-malzeme üreten işletme ve işyerleri kayıt altında olup, temel prensiplerle de olsa onay alacağı açıkça ifade edilmelidir. İlave onay prosedürü gerektirenler ayrıca belirtilmelidir.

• Taslakta resmi veteriner hekime özel hükmün ardından, diğer gıda işletmelerinin denetiminde görev alacak personelin nitelikleri açıkça hüküm altına alınmalıdır. Diğer tipteki işletmelerin denetim ve kontrollerinde en az lisans eğitimi almış kimya mühendisi, gıda mühendisi, ziraat mühendisi, veteriner hekim gibi meslek disiplinlerinin eğitim aldıkları konular çerçevesinde yetki alacağı açıkça belirtilmelidir.

• Gıda ile temasta bulunan maddelerin gıda ve yem güvenliği içindeki önemi vurgulanmamıştır. Gıdaya temas eden madde ve malzemelerin sağladığı en önemli hizmet, gıdayı dış etkenlerden korumasıdır. Ambalajlanmamış ürünlerin dış etkenlerden kolayca etkilenmesi ve kısa sürede kolayca niteliklerini kaybederek bozulmaları gıda güvenliği ve insan sağlığı açısından risk oluşturur.Ürünlerin uygun ambalaj ile gıdayı dış etkenlerden koruması sağlanarak bu riskler ortadan kaldırılmaktadır. Ambalajlamada kullanılacak malzemeler, istenilen fonksiyonları yerine getirirken içine konan gıda maddesi ile etkileşim göstermemeli ve insan sağlığına zararlı olmamalıdır. Çeşitli ambalaj malzemeleri üretim tekniklerine ve içerdikleri maddelere bağlı olarak kontaminasyona neden olur. Bu açıdan bir ambalaj maddesi seçilirken fonksiyonlarından önce insan sağlığı açısından güvenilir olmasına dikkat edilmelidir. Kullanılacak malzemenin formülü,i çerdiği maddelerin toksititesi ve ekstrakte olma özelliği bilinmelidir. Bu doğrultuda gıda tedarik zincirinde yer alan gıdaya temas eden madde ve malzemelerin üretimi, tüketimi, denetimi ilgi kanun ile yasalaştırılarak yaptırım sağlanmalıdır

• Taslakta gıda güvenliği ve yem güvenliği aynı kategoride değerlendirilmiştir.Şunu unutmayalım ki gıda sanayisinin hammaddelerini işlerken elde ettiği temizleme ürünleri,yan ürünleri ve bazı atıkları yem sanayisinin direk kullandığı hammaddelerin yarısından çoğunu oluşturmaktadır.Bu kullanım olanağını insan ve hayvan metabolizmalarının farklılığı sağlıyor. Böyle bir durumda gıda ve yem girdilerinin ile ürünlerinin fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik özelliklerini oluşturan kriterlerin arasında önemli farklar mevcuttur. Dolayısıyla bu kanun taslağı bu haliyle ; yem sanayisinin üretim standartlarını yükseltirken gıda sanayisinin standartlarını olduğu yerden aşağıya çekmektedir

• Gıda ve yem güvenliği şartlarının sağlanmasın da gıdaya uygun olmayan hammadde, katkı malzemeleri, gıda boyaları, gıdaya temas eden madde ve malzemeler ve ambalaj mürekkeplerinin gıda güvenliğine olan etkisi irdelenmemiştir. Şüpheli ürün ve/veya uygun olmayan ürünün değerlendirilmesi, geri çekme işleminin başlatılması sorumluluk ve yetkiye dair bildirimler tasarıda yer almamaktadır.

. Sonuç olarak;

05.06.2004 te yayınlanan 5179 sayılı Kanunun gerekleri gıda sanayisi tarafından özümsenmiştir.Bir çok gıda tesisi GSM,Çalışma izni,Üretim izinleri ,Marka Tescil Belgesi,Sorumlu Yönetici İstihdamı gibi temel nitelikleri ve gereklilikleri sağlamak için elinden gelen fedakarlığı göstermiştir.Çoğu gıda firması ISO 9000 Kalite ve ISO 22000 Gıda Güvenliği yönetim sistemlerini işletmelerinde uygulamaktadır.İhracat yapan firmalarımızın ise kalite ve hijyen standartları daha da üst seviyelerdedir.

Müteşebbis gıda işletmesi kurmak için gerekli şartlar konusunda bilinçlidir ve her geçen gün ruhsatsız ve izinsiz çalışan işletme sayısı azalmaktadır.Bu gelişme 560 sayılı kanun ile başlayarak 5179 sayılı kanunun uygulanması ile sağlanmıştır.

Bu kanun taslağı birleştirilmiş formatta kalıp geliştirilecek ise gıda güvenliği ile ilgili bölümü en az 5179 sayılı kanunu kapsamalı yine 5179 sayılı kanunun uyumlulaştırılamadığından dolayı gıda güvenliğinin sağlanmasında yetersiz kalınan maddeleri iyileştirilmeli,geliştirilmeli ve kapsamı genişletilmelidir.Sorumlu yönetici müessesesi mutlaka kalmalı, gıda ve yem güvenliğinin sağlanabilmesi konusundaki eksiklikleri tamamlanarak yaptırım gücü arttırılmalıdır.

Veteriner Hekimleri ,Kimya,Gıda ve Ziraat Mühendisleri Odalarının ortak görüşü ise
Kanun taslağının geri çekilerek;
1-Gıda ve Yem Hizmetleri ve Resmi Kontrol
2-Veteriner Hizmetleri
3-Bitki Sağlığı Hizmetleri
Olmak üzere 3 ayrı kanun olarak tekrar tasarlanmalıdır , yönündedir.

Kimya Mühendisleri Odası
Ege Bölge Şubesi
Gıda Komisyonu

Okunma Sayısı: 743

Tüm Haberler »

 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME