- BASINA VE KAMUOYUNA - Son dönemde, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından uygulamaya sokulan veya hazırlanan kimi düzenlemeler, hak sağlığı ve kamu yararını ciddi biçimde ihlal etmekte, mesleklerimizin kazanılmış haklarını hiçe saymakta ve ekonominin içinde bulunduğu kriz koşullarında, üyelerimizin istihdam koşullarını daha da güçleştirmektedir. İvedi ve uygun önlemlerle düzeltilmemeleri durumunda halk sağlığı açısından oluşturdukları tehdidin boyutu da artacak olan konuları, kamuoyu ile paylaşmayı görev biliriz. 1 - Bitki koruma ürünleri, yanlış kullanılmaları durumunda insan ve hayvan sağlığı ile çevre için büyük riskler doğuran tehlikeli kimyasallardır. Bu nedenle, tıpkı beşeri ilaçlar alanında olduğu gibi, bitki koruma ürünlerinin de, ilgili alanda yükseköğrenim görmüş uzman mühendisler tarafından satılması ve kullanılması gerekmektedir. Buna karşılık, Türkiye‘de zirai mücadele bayilerinin 1164‘ü tekniker ve teknisyen, 502‘si ise ilkokul mezunu ve okuryazardır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, tüketici sağlığını hiçe sayan bu tabloyu değiştirmek yerine, ziraat ve kimya mühendislerinin bitki koruma ürünü satışını sınav koşuluna bağlamış ve başarı notu olarak ta 80 puan barajını getirmiştir. Bu çerçevede Bakanlık, Ekim 2008‘de yaptığı ve yalnızca 26 kişinin kazandığı ilk sınavın ardından, 26 Nisan 2009 tarihinde, yani bugün, ikinci sınavı yapmıştır. Nasıl ki Eczacılık Fakültesini bitiren bir eczacının eczane, tıp fakültesini bitiren bir doktorun muayenehane, veteriner fakültesini bitiren bir veteriner hekimin veteriner sağlık ilacı satış ofisi açması için bir sınava girmesi gerekmiyorsa, ziraat ve kimya mühendisinin de bitki koruma ürünü satmaya yönelik zirai mücadele bayii açması için sınava girmesi gerekmez. Getirilen zorunluluk, hem tarımsal yükseköğrenime hem de mühendislik mesleklerine bir hakaret niteliğindedir. 2 - Tüm Türkiye‘de, hiçbir altyapısı hazır olmadan başlatılan bitki koruma ürünlerinin reçeteli satış sistemi, zor koşullarda zirai mücadele bayiliği ve tarım danışmanlığı yapan üyelerimizi, mesleklerini yapamaz duruma getirmektedir. Pilot uygulama olmadan reçeteli satış sistemini başlatan 12 Şubat 2009 tarihli Yönetmelik, mesleki özlük haklarımızı ihlal eden ve kabul edilemez bir içeriğe sahiptir. Gerekli hazırlıklar yapılmadan, tüm Türkiye‘de, ruhsatlı tüm bitki koruma ürünlerinin reçeteli satışı zorunluluğu, sahte ve kaçak ilaç satışını teşvik etmekten başka hiçbir işe yaramamaktadır. Zirai mücadele ilaç piyasasının en az % 5‘ini oluşturan sahte ve kaçak ilaçlar, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nın aldığı yanlış kararlarla giderek yaygınlaşmakta, halk sağlığı riski giderek yükselmektedir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nın tüm bu kararları tüketici ve halk sağlığını korumak için aldığını iddia etmesi ise, kara mizahtan başka bir şey değildir. 3 - Kurulan tarım danışmanlığı sistemi, hiçbir tarımsal destekleme sistemi ile entegre edilmediği için, arzu edilen gelişmeyi gösterememektedir. Bakanlığın orta ve büyük işletmelere yılda 225 TL tarım danışmanlığı desteği ödeyeceğini ilan etmesi, üzülerek ifade etmek gerekir ki, komiktir. İlkokula giden bir çocuğun bile aylık 20 TL harçlıkla yetinemediği bir ortamda, orta ve büyük tarım işletmelerine bu miktarın da altında bir ödeme yapılarak danışmanlığın geliştirilebileceği iddiasının, ciddiyetle bağdaşır bir tarafının olmadığı açıktır. Bu çerçevede, doğrudan tarım danışmanlarına yönelik etkin bir desteğin hayata geçirilmesi gerekmektedir. 4 - Oda‘larımızın tüm ısrarlı talep ve takiplerine karşılık, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, sektörle ilgili projelerde mühendis imzasını ve Oda onayını aramamakta ısrar etmektedir. Bu durum hem "çantacı projeci" denilen, tarımla ilgisi bulunmayan kişilerin yaptıkları yanlış projelerle kıt kaynakların heba edilmesine neden olmakta hem de üyelerimizin haklarına tecavüz edilen bir ortam yaratmaktadır. 5 - İktidarda bulunan siyasal partinin 2007 Seçim Bildirgesi‘nde 10 bin ziraat mühendisi ve diğer meslek disiplinlerinden binlerce mühendis istihdam edeceğini ilan etmesine rağmen, son derecede düşük düzeylerde mühendis istihdamı, aylarca sınava hazırlanan üyelerimizin yaşadıkları güçlükleri daha da derinleştirmiştir. Bu durum hem üyelerimizin işsizlik sorunlarını hem de üyemiz mühendislere en çok ihtiyaç duyulan bir ortamda kamunun mühendis açığını artırmaktadır. 6 - Bakanlıkta TARGEL Projesi kapsamında 4 b statüsünde çalışan meslektaşlarımızın barınma - ulaşım - görev ve yetki sorunları, verilen tüm sözlere rağmen her geçen gün artarak varlıklarını korumaktadır. Bütün bunlardan öte, en doğal insan hakkı olan eş durumu dahi görmezden gelinmekte, çakılı kadro uygulamasıyla aileler parçalanmaktadır. Oda‘larımızın bu sorunların çözümü konusundaki tüm çabaları, sonuçsuz kalmaktadır. 7 - Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve TBMM‘ne sevki için Başbakanlığa gönderilen Veterinerlik, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Yasa Tasarısı, 15.000 gıda- kimya - ziraat mühendisi üyemizin çalıştığı sorumlu yöneticiliği tümüyle kaldırmaktadır. Tarımla ilgili kuruluşların toplantılarına katılmayan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi EKER‘in, 14 Mart 2009 tarihinde Fırıncılar Federasyonu toplantısında sorumlu yöneticiliği kaldıracağını övünerek ilan etmesi, bardağı taşıran son damla olmuştur. Bu durum, hem kriz ortamında binlerce üyemizin işini kaybetmesine neden olacak hem de halk ve tüketici sağlığını çok önemli ve yeni risklerle karşı karşıya bırakacaktır. Gümrük Birliği Anlaşması gereği 1995, özellikle 2004 yılından bu yana gıda güvenliğini sağlamaya yönelik olarak, gıda üretimi, denetimi ve kalite kontrolünde tek yetkili kurum Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘dır. Ancak geçen süre içinde, AB mevzuatına uyum sağlanması bir yana, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yeterli ve yetkin personel istihdam edememiş, alt yapı ve laboratuar donanımını geliştirememiş, etkin denetimler gerçekleştirememiş, mevzuatta öngörülen görevlerini yerine getirememiştir. Bakanlık, yürürlükte bulunan Gıda Yasası‘na yönelik gerek AB yetkililerince AB mevzuatına uyumlu olmadığı, gerekse kamuoyundan gelen Türkiye gerçeklerine uygun olmadığına ilişkin eleştiriler doğrultusunda, yeni yasa hazırlama yoluna gitmiştir. Yaklaşık 3 yıl önce Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nca hazırlanan, "Veteriner Hizmetleri, Gıda ve Yem Kanunu" taslağı ilgili kurum ve kuruluşların görüşüne sunulmuş, söz konusu taslağa ilişkin Oda‘larımızın ortak görüşü Bakanlığa gönderilmiş ve kamuoyu ile paylaşılmıştır. Ancak, yasallaşmak üzere hazırlanan son taslakta görüş ve önerilerimizin Bakanlıkça dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nın ilgili kesimlerin görüşüne sunulmadan kapalı kapılar ardında hazırlamış olduğu ‘‘Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanun Taslağı" ‘nın, bu haliyle yasalaşması durumunda; - Tamamen veteriner hizmetleri ağırlıklı bir yapı kurulacak, gıda ve gıda güvenliği yeterince sağlanamayacaktır. - AB‘ne uyum adı altında gıda güvenliği sadece hayvansal ürünlere, bunun üzerinden kimi mesleki kazanımlara indirgenerek, ülkemizdeki bitkisel ağırlıklı beslenme göz ardı edilecektir. - Gıda güvenliği sürecinden mühendisler tasfiye olacağından, bu alanda yaşanmakta olan sorunlar daha da yoğunlaşarak, tüketici sağlığı tehlikeye girecektir. - Gıda alanı, hayvansal ürünlere indirgenerek Veteriner Hekimlerin egemenliğine bırakılacaktır. Resmi Veteriner Hekim tanımı ile kamuda, Yetkilendirilmiş Veteriner Hekim tanımı ile özel sektörde, Veteriner Hekimlere alan ve istihdam yaratılmasına yol açacaktır. - Kamu sektöründe yer bulmakta zorlanan meslektaşlarımızın özel sektörde de istihdamının önü kesilecektir. - Ekonomik krizin yoğun biçimde yaşandığı günümüz koşullarında işsiz sayısı hızla artarken, binlerce meslektaşımız işsizler ordusuna katılacak, mesleki çatışmalar gündeme gelecek ve çalışma barışı zarar görecektir. - Gıda Güvenliğinde ve meslektaşlarımızın istihdamında önemli bir yere sahip olan sorumlu yöneticilik uygulamasına son verilerek, mühendislik mesleğine büyük bir darbe vurulacaktır. -Devletin asli görevleri arasında yer alan denetim hizmetlerinin özel kişi ve kuruluşlara devredilmesi söz konusu olacaktır. Ekonomik krizin tüm ülkeyi derinden etkilediği bu süreçte, halk sağlığının tehlikeye atılması ve binlerce mühendisin çalışma olanağının ortadan kaldırılması kabul edilemez. Bu nedenle; Kanun taslağının, bilimsel gerçekler doğrultusunda ve ilgili kesimlerin görüşleri dikkate alınarak, Odalarımızın ve Tüketici Örgütlerinin de içinde yer aldığı bir komisyon tarafından yeniden hazırlanmasını gerekli görüyoruz. 8 - Nihayet, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nın mühendislik bilgisine gerekli özeni göstermeyen yönetim yapısı, sorunların çözümü için ortak bir dil oluşturma çabalarımızı da engellemektedir. Bakanlığın üst kademesinde, Tarım İşletmeleri Genel Müdürü‘nün Mimar, Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü‘nün Tarih Öğretmeni, Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdür Vekili ile Strateji Geliştirme Başkanı‘nın Kaymakam olması, hemşirelerin dahi Bakanlıkta Daire Başkanlığı yapıyor olmaları, bu durumun en açık göstergeleridir. Yükselmede kariyer ve liyakat yerine adam kayırmacılığın egemen olması, Bakanlıkta ve bağlı - ilgili Genel Müdürlükleri ile iştiraklerinde çalışan üyelerimizin motivasyonunu kırmakta ve çalışma barışını olumsuz yönde etkilemektedir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nı, yukarıda sayılan tüm konularda mühendislik mesleğine saygılı olmaya, tüketici hak ve yararlarını gözetmeye, katılımcı ortamlarda tüm bu düzenlemeleri Odalar, tüketici örgüleri ve diğer meslek örgütleri ile birlikte tartışmaya açmaya ve kamu yararına uyarlı sonuçlar üretmeye davet ediyoruz. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, sözü edilen Tasarı‘nın yasalaştırılmasına yönelik ısrarlı tutumunu sürdürmesi durumunda, Gıda - Kimya - Ziraat Mühendisleri Odaları ve Tüketici Hakları Derneği olarak, hukuksal sınırlarda tüm demokratik haklarımızı kullanacağımızı bildiririz. Basına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur. Gıda Mühendisleri Odası Ziraat Mühendisleri Odası Kimya Mühendisleri Odası Tüketici Hakları Derneği |