KMO

ÇİFTÇİYE, ORMAN KÖYLÜSÜNE VE ÜLKE EKONOMİSİNE DARBE İNDİRİLİYOR

    Yayına Giriş Tarihi: 06.04.2018  Güncellenme Zamanı: 06.04.2018 09:29:36  Yayınlayan Birim: SAMSUN ŞUBE  
 

Güncellenme Zamanı: 06.04.2018 09:39:40

Çiftçiye, orman köylüsüne ve ülke ekonomisine darbe indiriliyor

 Ziraat Mühendisleri Odası Samsun Şubesi`nde bir basın açıklaması yapan Tarım Orkam-SEN  Samsun Şube Başkanı Şerif Güler,  TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Samsun Şube Başkanı Hayati Tosun,   Kimya Mühendisleri Odası Samsun Şube Başkanı Osman Nuri Pilgir ve Türkiye Ziraatçiler Derneği Samsun Şube Başkanı Muharrem Yüksel ortak açıklama ile tepkilerini dile getirdiler.

 

 

 

KÜRESEL SERMAYE ADI ALTINDA TÜRKİYE YAĞMA VE TALANa AÇILDI

 

 

 

 

 

Meslek örgütleri adına açıklamayı yapan Ziraat Mühendisleri Odası SamsunŞube Başkanı Hayati Tosun, "Yeni Torba Tasarıyla Ormanlarımızın, Arazilerimizin Ve Sularımızın Özelleştirilmesinin Önü Açılıyor! Asıl hedefi yalnız ülkemizin şeker gereksinimini karşılamak değil, tarımı ve dolayısıyla çiftçiyi kalkındırmak olan şeker fabrikalarının özelleştirilmek istenmesi, toplumun her kesiminde haklı tepkilere ve endişelere yol açmaktadır. Şeker pancarı ülke tarımının gelişmesinin, modern tarım tekniklerinin uygulanmasının, tarım sanayinin ve kırsal kalkınmanın temel direğidir.

 

 

 

 Fabrikaların satılmasının salt ekonomik bir yaklaşımla değerlendirilmemesi gerektiğini belirten Tosun, "  Aynı zamanda sanayileşme ile kalkınma düşüncesinin terk edilmesi de söz konusudur. Neo liberal politikalara geçiş uğruna terk edilen bu anlayış yerlilik midir? millilik midir, bağımsızlık mı dır?. 24 Ocak kararlarının uygulanması için kurgulanmış 12 Eylül Darbesi sonrası planlamadan vazgeçilmiş, tarımda desteklemeler kaldırılmış ve küresel sermaye dayatmaları sonucu özelleştirme adı altında ülke yağma ve talana açılmıştır.." Dedi.

 

ÖZELLEŞTİRME NBŞ TERCİHİ NEDENİYLE 

 

Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin aynı zamanda, pancar şekeri ile nişasta bazlı şeker arasındaki tercihi gösteren bir politikanın yansıması olduğunu ifade eden Tosun, "  Nişasta bazlı şekerin sağlığımıza olan zararları yapılan her yeni bilimsel çalışmayla artarak ortaya çıkmaktadır. Nişasta bazlı şekerin üretimine ve ithalatına ilişkin etkin kontroller söz konusu değilken, bir anlam ifade etmeyecek kota azaltmalarının, kamuoyunu yatıştırmaya yönelik göstermelik bir hamle olması dışında bir anlamı bulunmamaktadır.

 

Siyasi iktidar şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ile ilgili toplumun isteklerine kulak vermeyip ortada görülmezken, TBMM`ye sevk ettiği ve komisyon görüşmeleri tamamlanarak Genel Kurula sunulan yeni bir torba tasarıda sularımıza, arazilerimize ve ormanlarımıza yönelik yeni tehditlerle ortaya çıktı." Diye konuştu.

 

 

 

ÇİFTÇİYE FAHİŞ FİYATLA SULAMA SUYU SATILMASI TARIMA  VE ÜRETİME VURULMUŞ  BÜYÜK BİR DARBEDİR

 

 

 

Torba tasarıyla bir veya birden çok havzadaki su varlıklarının gerçek ve tüzel kişilere su kullanım izni verilerek tahsis edilmesi yoluyla özelleştirilmesinin önünün  açılmak istendiğini bildiren Hayati Tosun, " . Daha önce mikro HES uygulamaları ile doğanın kılcal damarları olan derelerimizin, çaylarımızın su kullanım hakları özel sektöre verilmiş, kadimden beri kırsaldaki insanımızın tasarrufunda olan sular, yöre halkından ve eko sistemdeki canlılardan kaçırılmıştı. Torba tasarıyla canlıların en temel hakkı olan suyun metalaştırılması yönünde yeni bir adım daha atılmaktadır. Yani Tasarı açık bir biçimde, "gökten yağan yağmurun birikmesi, düşen karın erimesiyle oluşan suları, şirketler çiftçiye para karşılığı satacak" diyor! Halkın ortak varlığı olan su varlıklarımız sermayeye peşkeş çekilemez. Suyun metalaştırılıp, çiftçiye fahiş fiyatla sulama suyu satılması tarıma  ve üretime vurulmuş  büyük bir darbedir." Şeklinde konuştu.

 

 

 

TARLALARA SU SAATİ TAKILMASI ÇİFTÇİLERİN TASFİYESİNE YOL AÇACAK

 

 

 

Tarla içi dağıtım ve yönetim işinin sulama birliklerine devredildiğini söyleyen Hayati Tosun, "Sulama birliklerinin yaşadığı sorunların çözümü konusunda herhangi bir çaba gösterilmeyip, durumun içinden çıkılmaz bir hale dönüşmesi beklenmiştir. Hazırlanan tasarıyla sulama birlikleri ve sulama kooperatiflerinin önce DSİ`ye sonra yerel yönetimlere ve özel sektöre devrinin önü açılmak istenmektedir.

 

 

 

Düzenlemenin bu şekilde yapılması yıllar önce hazırlanan Dünya Bankası Raporlarında önerildiği gibidir. Bu hizmetlerin özel sektöre devredilmesi,  tarlalara su saati takılmasıyla birlikte zaten üretim yapmakta zorlanan çiftçilerin tümden tasfiyesine, kırsaldan koparılmasına ve toprakta mülkiyet değişimine yol açacaktır.Dünyada örneğini başka ülkelerde de gördüğümüz bu uygulama sonrası topraklarımız küresel tarım sermayesinin eline geçecek ve ülkemiz gıda güvencesinden yoksun, açlıkla terbiye edilen bir ülke haline gelecektir." Dedi.

 

 

 

MÜLKİYETİN KORUNMASI İLKESİ YOK EDİLECEK

 

 

 

Tasarıda yeralan zorunlu arazi toplulaştırmasının endişe uyandırdığını ifade eden Hayati Tosun açıklamasını şöyle tamamladı: " Halen toplulaştırma için arazi sahiplerinin yarısından bir fazlasının onayı gerekmesine karşın, tasarıda "DSİ tarafından bağlı olduğu bakanlığın talebi ve Bakanlar Kurulu Kararı ile isteğe bağlı ya da maliklerin muvafakati aranmaksızın zorunlu arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri yapılabilir" hükmü yer almaktadır. Tasarıya göre Bakanlar Kurulu`nun arazi toplulaştırmaya ilişkin kararı "kamu yararı" statüsünde kabul edileceği için,zorunlu kamulaştırmanın yolu açılacak, Anayasa ile güvence altına alınmış olan mülkiyetin korunması ilkesi yok edilecektir.

 

 

 

ORMAN ALANLARI ZARAR VEREN KULLANIMA TAHSİS EDİLECEK

 

 

 

Torba tasarıyla  ayrıca orman alanları için de son derece zararlı olabilecek kullanım biçimlerine tahsisin önü açılmakta, ormanların altına bedeli karşılığında yirmidokuz yıllığına her türlü depolama yapılması ile imkânı getirilmektedir. "Yeraltı depolamasına" izin verilmesi, orman ekosistemlerinin, başta nükleer santraller olmak üzere çeşitli tehlikeli atıklar için depolama alanlarına dönüştürülmesi olasılığını akla getirmektedir. Ormanlara yapılan müdahale altı ile sınırlı kalmamakta, dikili ağaçların satışına imkân verilmek suretiyle, üstü de bu saldırılardan nasibini almaktadır.

 

 

 

AKP`NİN UYGULADIĞI TARIM POLİTİKALARINDA EN BÜYÜK ZARARI ÜRETİCİ VE HALK GÖRECEK

 

 

 

AKP Hükümeti tarafından yapılmak istenen şeker fabrikalarının ve suların özelleştirilmesi, kamuya ait ormanların ve çiftçiye ait arazilerin özelleştirilmesinin önünün açılması politikalarından en büyük zararı, üretici ve yoksul halk kesimleri görecektir. Yapılmak istenenler, uzun dönemde uluslararası sermayenin ve küresel çıkar çevrelerinin amaçlarına hizmet edecek politika ve tercihli uygulamalardır. Vazgeçilmelidir! Sorumluları uyarıyor,bu durumu kabullenmediğimizi ve takipçisi olacağımızı kararlılıkla ifade ediyoruz.

 

Mesleğimize duyduğumuz saygı, halkımıza karşı olan sorumluluğumuz gereği, yapılmak istenenleri kamuoyu ile saygıyla paylaşıyoruz."

Okunma Sayısı: 86

Samsun Şube Kaynaklı Basın Açıklamaları »
Tüm Basın Açıklamaları »

 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME