TEDAŞ`a bağlı elektrik dağıtım şirketlerinin bir bir elden çıkartılmasını protesto eden Özelleştirme Karşıtı Platform (ÖKP) Ankara Bileşenleri, 15 Eylül 2008 tarihinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı önünde basın açıklaması yaptı. Meram ve Aras Elektrik Dağıtım Şirketleri‘nin ihalesi için son teklif verme günü yapılan basın açıklamasından sonra Kurtuluş‘tan Kızılay‘a kadar yürünerek yol boyunca bildiri dağıtılarak halk elektrik zamları konusunda bilgilendirildi. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı önünde 12:30‘da başlayan eylem öncesi ESM Ankara 1 No‘lu Şube Sekreteri Hasan Hüseyin Kaya, özelleştirme karşıtı bir konuşma yaptı. Ardından basın açıklamasına okuyan Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Pektaş aşağıdaki bildiriyi okudu; Yağma ve Talanın Daniskası: Özelleştirme! "Babalar gibi satarım" anlayışındaki AKP iktidarı, bütün ekonomik işleyişi elde avuçta ne varsa satarak sürdürmeyi hedeflemiş, satılacak bir şey kalmayınca ne yapacağını düşünmekten uzak bir batağa saplanmış durumdadır. Hükümete yakın sermaye grubu yaratmakta ve büyütmekte usta olanların, iktidarlarını sağlamlaştıracak şekilde sermaye grupları ile kurdukları ilişkiler, şantajlar ortalığa dökülmüş, takke düşmüş kel görünmüştür. Takıyye yapmakta sınır tanımayan anlayış, insani yardımları buharlaştırma konusunda lekeli olan siciline yeni sabıkalar eklemiştir. Banka hortumlamak ile insani yardım diye toplanan trilyonları kaybetmek aynı şeylerdir. "Benim memurum işini bilir" anlayışının bugünkü temsilcileri boynuz kulağı geçer sözünü doğrular şekilde toplum vicdanını yaralayan ilişkiler içine girmekte sakınca görmemektedirler. Bütün bu ilişkilerin rafineri arsalarına endeksli tartışmalardan başlamış olması sermaye grupları içinde enerjiye dayalı kavgaların olduğunu net olarak göstermektedir. Bu kirli ilişkiler ağında olduğu öne sürülenlerin şimdi ülkenin enerji dağıtım şebekesini kimlere ve nasıl verdikleri halkın aklına çok doğal olarak başka sorular getirecektir. Unutulmasın ki geçmişte nükleer lobilere harcamalarını (!) -ki bu harcamaların ne harcaması olduğu halen açıklanmış değildir- ödemeyi önerenler yüce divanda yargılanmıştır. Halkın emeği ve vergileriyle ortaya çıkan mal ve hizmet üretim araçlarını özelleştirme adını verdikleri yasal soygunlarla sermayeye peşkeş çekenler, yapısı gereği kamu tekeli olması gereken TEDAŞ‘ı haraç mezat satıyorlar. Verimli, merkezi ve kamusal bir enerji yönetimini beceremeyen hükümetler zincirinin son halkası AKP‘nin bürokratları da "Kamu enerji yönetimini beceremiyor, özel sektör yapsın" diyerek halkın sesi değil IMF‘nin sesi olduklarını itiraf ediyorlar. Özelleştirmenin süslü söylemleri arasına gizlenmiş olan gerçekler artık ortaya dökülmüştür. Özelleştirilen kurumlarda sendikalı olmak işten atılmayı gerektiren bir suçtur, kamunun uzaklaştırıldığı sektörlerde fahiş fiyatlarla mal ve hizmet sunulmaktadır, özelleştirme sonrası hiçbir yerde istihdam artmamıştır. Özelleştirilen kurumların karlarında artış olurken maliyeye ödedikleri gelir vergilerinde ciddi azalmalar bulunmaktadır. Peşkeş çekilen kurumların yatırımları durma noktasındadır ve en önemlisi kamu zararlarını özelleştirme ile kapatacakları nı söyleyenlerin aksine dış borçlarımız 500 Milyar dolara dayanmıştır. Devleti tüccar, vatandaşı müşteri olarak gören AKP iktidarı, elektrik üretim ve dağıtımını özelleştirerek sektörü tıpkı spekülasyona dayalı olarak krizlerin yaşandığı menkul kıymetler borsası gibi, zenginleri daha zengin yoksulları daha yoksul yapan sermaye dalaşlarının yapılacağı arenaya çevirmektedir. Enerji üretimi ve dağıtımında küresel kapitalizmin ve onların işbirlikçilerinin doymak bilmez kar hırsına endeksli politikalar, açlık ve yoksulluk sınırında yaşayan milyonlar için biraz daha yoksulluk anlamına gelmektedir. Her özelleştirme kötü kokular bulundurmakta, her yolsuzluk özelleştirmeden pay kapma kavgaları ile beraber anılmaktadır. Yıllardır devleti küçülteceğini söyleyen, demokrasi, hukuk, insanca yaşam isteklerine üç maymunu oynayan iktidarlar, ne zaman bir rant bölüşümü varsa, ne zaman talan edilecek kamu malı varsa birden ortaya çıkmaktadırlar. Şimdi gene rafineri arsası, MERAM ve ARAS Elektrik Dağıtım Bölgelerinin talan edilmesi için meydan savaşı yapıyorlar. Şimdi, IMF ve Dünya Bankasının nasihatleri ile sermaye gruplarına peşkeş çekilen kamu mallarına yenileri eklenmek isteniyor. Enerji yönetimini beceremeyenler ve beceremediklerini itiraf edenlerin en iyi becerdikleri şey, özelleştirme adı altında yağma, talan ve yasal soygunlardır. Gün gelip devran döndüğünde bütün bunlar açığa çıkacaktır. Kamu eliyle becerilemediği söylenen mal ve hizmet üretim araçlarını yabancı ülkelerin kamu kuruluşları ile yerli işbirlikçilerine yağmalatanların herhalde bir bildikleri vardır ancak bu bildikleri kamu yararına değildir. Halka verdikleri sözlerle değil IMF ve Dünya Bankasına verdikleri sözlerle hükümet olanlar, kulaklarına fısıldanan zamları peş peşe maliyet bazlı fiyat adıyla ve otomatik olarak onaylıyorlar. Seçim zamanı 4,5 yıl elektriğe zam yapmadık diyenlerin bu sözleri gerçek olmadığı gibi, sadece 2008 yılı içinde elektriğe %65, doğalgaza şimdilik %25 zam yapılmıştır. İşçiye memura zam verirken acından ölmeme sınırını referans alan hükümet, söz konusu elektrik zammı olunca sermayenin tatlı karlarını garantiye almayı tercih etmiştir.İnsani Yardım adı altında toplanan paraları buharlaştıranlarla içli dışlı olanların yapacağı özelleştirmeler zaten toplum vicdanında kuşkular barındırmaktadı r. Ülkemizin baştanbaşa satılığa çıkarılmasına, yolsuzluklara, yağma ve talana sessiz kalmayacağımızı, yaşamın iğneden ipliğe kadar kamu yararına düzenlenmesi için mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.Ve bir kez daha, elektrik, doğalgaz, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, haberleşme başta olmak üzere bütün yaşamın, odağında insan ve çevre olacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini ilan ediyoruz. Geleceğimize sahip çıkmak için, enerjimize, eğitime, sağlığa yani yaşamın kendisine sahip çıkıyoruz! ÖZELLEŞTİRME KARŞITI PLATFORM ANKARA BİLEŞENLERİ |