Yaşadığımız son yıllarda doğal gaza, elektriğe ve akaryakıta yapılan zamlar tüketiciyi canından bezdirmiştir. Enerjiye yapılan zamlar freni boşalmış kamyon gibidir. Birkaç gün önce arka arkaya benzine ve mazota yapılan zamlar sonrası sırasıyla elektriğe ve dün akşam da doğal gaza yine zam yapılmıştır. Dolar endeksindeki gerilemeye karşın bütün bu zamlar yapılırken hükümet tarafından mantıklı bir açıklama da yapılmamaktadır. Son yıllarda ülkemiz, enerji tercihleri ve yatırımlarında ne yazık ki küresel sermayenin zorlamaları karşısında bağımsız bir enerji politikası oluşturamamanın sancılarını yaşamaktadır. Yerli ve milli bir enerji politikası yaratamayanlar, enerji üretimi ve arzını yönetemeyenler, ithal enerji üzerinden tüketim alanı oluşturanlar ısrarla ithal kaynaklarından pahalı enerji tercihlerine yönelmişlerdir. Bundan dolayı; bütün bu büyüme savları içerisinde; enerji kullanımını azaltamayan, enerjiyi verimli kullanamayan, yerli ve yenilenebilir kaynaklardan enerji üretemeyen bir ülke olmanın bedelini hergün enerji fiyatlarına yansıyan zamlarla öder hale geldik. Enerjiyi yönetemeyenler her zaman olduğu gibi çareyi zam yapmakta bulmaktadırlar. Enerjinin bu şekilde dışa bağımlı, plansız ve piyasacı bir şekilde yönetilmesi sonucu bu zamlar durmayacak, artarak devam edecektir. Cumhuriyetin imar ve inşa döneminde kamu yararı düşünülerek inşa edilmiş kurum ve kuruluşların yok pahasına satılarak özelleştirilmesi ve on yedi yıllık AKP döneminde üretime dayanmayan neoliberal modellerin benimsenmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik çöküntü sonucu Türk Lirası ciddi değer kaybetmiştir. Enerjideki dışa bağımlılık her şeyde olduğu gibi enerji tüketiminde de bu çöküntünün acı sonuçlarının yaşanması ile görülmektedir. Elektrik ve doğalgaza bir ay arayla, benzin ve motorine ise günaşırı yapılan fahiş zamlar halkı canından bezdirmekte sanayiciyi üretemez duruma getirmektedir. Benzinin litre fiyatı yedi lirayı geçmiş sekiz liraya doğru ilerlemektedir. Elektriğe son bir yılda yapılan zam fahiş boyutlardadır. Ankara`da dört kişilik bir ailenin aylık doğalgaz gideri aylık ortalama 157 TL` ye ulaşmıştır. Elektrik ve doğalgazda son bir yıl içerisinde konutlarda yapılan zam % 50`lere ulaşmıştır. Ülkemiz dünyanın en pahalı enerjisini tüketen ülkeler içerisinde yer almaktadır. Bu zamlardan en fazla nasibini alan toplam tüketiminin yaklaşık yüzde doksanı ithal edilen ham petrolden elde edilen akaryakıt ürünleri yani benzin ve motorindir. Rafineri çıkış fiyatı satış fiyatının yaklaşık yüzde yirmisi olan benzin ve motorin üzerinde yüzde 60 dolayındaki fahiş vergiden son yıllarda artan dağıtıcı ve bayi karlarından ötürü ülkemiz dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanmaktadır. Öyle ki 185 ülke arasında akaryakıtın en pahalı olduğu ülke Türkiye`dir. Akaryakıt fiyatları dünya ortalaması fiyatının yaklaşık iki katıdır. Gelir seviyesine göre de dünyanın en pahalı akaryakıtı Türkiye`de tüketilmektedir.Hükümetin zamları açıklamakta bir bahane gösterememesi enerjinin yönetilemediğini ve toplum yararını gözetecek şekilde bir enerji planlaması yapılamadığını gizlemeye yöneliktir. Fosil yakıtlara dayalı enerji tercihlerinin bir başka olumsuz sonucu da Türkiye`nin taraf olduğu Paris Anlaşması şartlarına aykırı sonuçlar üretmesi gerçeğidir. Türkiye yirmi üç milyona yaklaşan araç sayısı ve yıllık 40 milyon m3 civarındaki akaryakıt tüketimi sonucu hem CO2 salınımına hem de küresel ısınmaya olumsuz olarak katkıda bulunmaktadır. Buna karşılık akaryakıt tüketiminden elde edilen yıllık 90 milyar TL civarındaki vergi geliri dikkate alındığında akaryakıt fiyatlarının hangi gerekçeyle sürekli zamlandığı gerçeği daha iyi anlaşılacaktır. 2018 yılı verilerine göre mevcut elektrik enerjisi kurulu gücünün % 26‘sının doğalgaza dayalı santraller olduğu ve elektrik üretimi için kullanılan doğal gazın satış fiyatında sübvansiyonun büyük ölçüde kaldırılması nedeniyle açıklanan bu zamlarla kalınmayacağı, ileride elektriğe daha yüksek oranda ve sürekli zam yapılacağı anlaşılmaktadır. Ülkemizde elektrik üretimi ve dağıtımında çok önemli görevleri olan TEK ve EİEİ gibi kurumlar, parçalayıp kapatarak özelleştiren, yerli kaynaklardan elektrik üreten termik santrallerin yerine ithal kömür ve doğalgaz gibi ithal kaynaklardan daha pahalı elektrik üreten santralleri teşvik eden, yenilenebilir enerji kaynaklarının önündeki engelleri kaldırmayan; elektrik üreten barajları ve kömürlü termik santralleri özelleştirerek satan, ithal kömürle elektrik üreten termik santralleri teşvik edenler sıkışınca zam yapmaktan başka bir çözüm üretemezler. TMMOB Kimya Mühendisleri Odası olarak ısrarla tekrarlıyoruz; Bu olumsuz gidişi durdurabilmek için öncelik ve ağırlığın dışa bağımlılığı artıran, ithalat faturasını yükselten enerji tercihlerinden uzak durulması, akaryakıttaki fahiş KDV ve ÖTV oranlarının düşürülmesi, toplu ulaşım politikalarının benimsenmesi, elektrik üretiminde öncelik ve ağırlığın dışa bağımlılığı artıran, ithalat faturasını yükselten doğal gaz ve ithal kömüre değil yerli ve yenilenebilir kaynaklara verilmesi, elektrik ve doğal gazdaki KDV ve ÖTV oranlarının düşürülmesi, kayıp kaçak oranının azaltılması, verimliliğin arttırılması ve belli bir oranın altında doğal gaz ve elektrik tüketiminin halka ücretsiz arz edilmesi ve akaryakıtın kamu ve bütçe açıklarını gideren bir can simidi olmaktan çıkarılması ile mümkündür. Dr. Ali UĞURLU TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Başkanı |