Basın toplantısında TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, DİSK Genel Sekreteri Cafer Konca, KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, TTB Merkez Konsey Başkanı Sinan Adıyaman ve 10 EKİM-DER Başkanı Mehtap Sakinci Coşgun birer konuşma yaptılar. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz şöyle konuştu: Sevgili Dostlar, Sevgili Aileler, Değerli Basın Emekçileri, Sizleri TMMOB Yönetim Kurulu adına selamlıyorum. 10 Ekim Katliamının dördüncü yılındayız. Bundan 4 yıl evvel emeğin hakları için, barış için, demokrasi için insanları gar meydanına büyük bir açık hava mitingiyle tepkilerini dile getirmeye davet ettik. Ne yazık ki bu heyecan kana bulandı. Aslında Türkiye tarihinde katliamlar ilk değil. Ne zaman eşitlik isteyenler varsa, ne zaman hakkına sahip çıkanlar varsa, ne zaman sömürüye karşı çıktıysa insanlar; bu ülkede egemen çevreler ve egemen düzen meydanları kana bulamıştır. Biz bunu 1977 1 Mayıs`ında yaşadık. Çorum`da yaşadık. Maraş`ta yaşadık. Madımak `ta yaşadık. Bu etkinlikleri kana bulayanlar, bu insanlık düşmanı eylemlere yön verenler, bu siyasi ortamı oluşturanlar aslında o eylemde kendilerini patlatanlardan, üzerimize silahla saldıranlardan çok daha fazla suçludurlar. 10 Ekim`e giden süreci hepimiz biliyoruz. Türkiye genelinde siyasi iktidarın tek başına çoğunluğu kaybetmesi üzerine bir kaos planının ilk adımı Suruç`ta ardından 10 Ekim`de Ankara`da ve süreç devam etti İstanbul`da, Bursa`da katlanarak… İstenen şudur; insanlar haklarına, özgürlüklerine, taleplerine sahip çıkmasınlar, bir korku ortamı yaratmak, bir kaos ortamı yaratmak, belki bu dönemlerde de bu politikalarla bir ölçüde başarılı oldular. Bizler bu katliamlarda kaybettiğimiz canları, Ankara`da kaybettiğimiz 103 arkadaşımızı hasretle, özlemle anıyoruz. Onların verdikleri mücadeleye sahip çıkacağız. Bu insanlık dışı suçu unutturmayacağız. Mahkeme süreçlerinde bir bir ortaya çıktı. İstihbarat raporlarının gereği yapılmadı. Canlı bombaların listeleri ellerinde olmasına rağmen, kendilerini patlatmadan bir şey yapamayız deyip haklarında hiçbir işlem yapılmadı. Gaziantep ve ülkemizin birçok yerinde IŞID`çıların faaliyetleri bilinirken IŞID hücreleri hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Ardından olay büyür diye daha canlarımız meydanda can çekişirken üzerimize bombalarla geldiler. Ambulanslar geciktirildi. Hem dönemin Başbakanının, hem dönemin Cumhurbaşkanının, hem dönemim İçişleri Bakanının söyledikleri söylemler bugün hala kulaklarımızda çınlıyor. Kokteyl örgüt arayışlarından, oyların atışından dem vurulması ve en son da Ahmet Davutoğlu`nun "eğer ben 17 Haziran`la 1 Kasım arasındaki gelişmeleri açıklarsam birçok siyasetçi insan içine çıkamaz." Dedi. Aslında bu bizlerin şimdiye kadar söylediğimiz tespitlerde ve endişelerimizde ne kadar halı olduğumuzun en büyük itirafıdır. Yapılması gereken açıktır; dönemin siyasileri, dönemin içişleri Bakanı, dönemin Başbakanı 10 Ekim dava süreçlerine dahil edilmek zorundadır. Bizler bu katliamları unutturmamak için, bu katliamlarda yitirdiğimiz sakat kalan arkadaşlarımızın mücadelesine sahip çıktığımızı göstermek için her 10 Ekim`de olduğu gibi bu 10 Ekim`de de Ankara Garı önünde olacağız. Yüreği insanlıktan yana atan, vicdanları hala kararmamış tüm kesimleri Ankara Garında yapacağımız etkinliğe davet ediyoruz. Meydanlar bir toplumun hafızasıdır. 10 Ekim`de barışa sahip çıkanlara bu egemen sistemin ne şekilde davrandığının bir hafızası olarak bu ülke halkının belleğinde yer etmek zorundadır. Bizler 10 Ekim katliamının arkasındaki siyasi gelişmeleri, 10 Ekimde ihmali bulunan yol veren kamu görevlilerinin tutumlarını, 10 Ekim`de karşılaştığımız o insanlık dışı tutumu unutmamak, unutturmamak için, bizden sonra gelecek kuşaklara da bugünü anlatabilmek için; 10 Ekim Meydanını 10 Ekim Barış ve Demokrasi Meydanı anma yeri ve anıt meydanı yapılması için uluslararası bir fikir ve tasarım projesi yarışması yapma kararı aldık. Bunu beş örgüt olarak yapacağız. TMMOB`nin iki Odası bunun sekretaryasını yürütüyor. Bu projeyi 2020 Mart veya Nisan ayında sonuçlandırmayı düşünüyoruz. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanını ziyaret ettik. Bu konuda tüm toplumsal kesimleri, adalet isteyen, hukuk isteyen, barış isteyen, eşitlik isteyen tüm kesimleri bu girişime sahip çıkmaya davet ediyoruz. 10 Ekim meydanında da yapacağımız konuşmada da bu hususu bir kez daha kamuoyuyla paylaşacağız. Eğer bizler kaybettiklerimize sahip çıkmazsak, barışa sahip çıkmazsak, barış ki en önemli değerdir. Barışın olmadığı yerde ne gelişme olur, ne ilerleme olur, ne uygarlıklar yeşerir. Tüm kesimleri 10 Ekim`de 10 Ekim Meydanına davet ediyorum. Tabi ki bizler adaletin yerini bulması için bu katliamda sorumluluğu olan tüm kesimlerin yargı önüne çıkartılması için, adaletin egemen kılınması için şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da mücadelemize devam edeceğiz. |