Yaşadığımız son yıllarda akaryakıta her ay yapılan zamlar tüketiciyi canından bezdirmiştir. Tavan fiyat uygulamasının kaldırılmasıyla benzinde ÖTV miktrı % 54, Motorinde % 78 ve LPG ise % 189 oranında arttırılmıştır. ÖTV miktarı 95 oktan benzinde litre başına 0.8652 TL`den 1.3313 TL`ye, 98 oktan benzinde 1.0283 TL`den 1.5836 TL`ye çıkarılmıştır. Aynı şekilde motorinde de ÖTV miktarı litre başına 0.7253 TL`den 1.2931 TL`ye çıkarılırken bütan, propan ve motorlu taşıtlarda yakıt olarak kullanılan LPG`de 0.2810 TL`den 0.8107 TL`ye yükseltilmiştir. Benzine ve mazota yapılan zamlar sonucu benzin Ankara`da 7.81 liraya mazot da 7.31 liraya satılır olmuştur. Benzinin litre fiyatı Anadolu`da fiyatı 8 liraya ulaşmıştır. Bütün bu zamlar yapılırken hükümet tarafından mantıklı bir açıklama da yapılmamakta petrolün uluslar arası piyasadaki fiyat artışı ya da döviz kurlarındaki artış gerekçe gösterilmektedir. Son yıllarda ülkemiz, enerji tercihleri ve yatırımlarında ne yazık ki küresel sermayenin zorlamaları karşısında bağımsız bir enerji politikası oluşturamamanın sancılarını yaşamaktadır. Yerli ve milli bir enerji politikası yaratamayanlar, enerji üretimi ve arzını yönetemeyenler, ithal enerji üzerinden tüketim alanı oluşturanlar ısrarla ithal kaynaklarından pahalı enerji tercihlerine yönelmişlerdir. Bundan dolayı; bütün bu büyüme savları içerisinde; enerji kullanımını azaltamayan, enerjiyi verimli kullanamayan, yerli ve yenilenebilir kaynaklardan enerji üretemeyen bir ülke olmanın bedelini kısa aralıklarla enerji fiyatlarına yansıyan zamlarla öder hale geldik. Enerjiyi yönetemeyenler her zaman olduğu gibi çareyi zam yapmakta bulmaktadırlar. Bu zamlardan en fazla nasibini alan toplam tüketiminin yaklaşık yüzde doksanı ithal edilen ham petrolden elde edilen akaryakıt ürünleri yani benzin ve motorindir. Rafineri çıkış fiyatı satış fiyatının yaklaşık yüzde yirmisi olan benzin ve motorin üzerinde yüzde 60 dolayındaki fahiş vergiden ve son yıllarda artan dağıtıcı ve bayi karlarından ötürü ülkemiz dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanan ülkeler arasına girmiştir. Öyle ki 185 ülke arasında akaryakıtın en pahalı olduğu ülke Türkiye`dir. Akaryakıt fiyatları dünya ortalaması fiyatının yaklaşık iki katıdır. Gelir seviyesine göre de dünyanın en pahalı akaryakıtı Türkiye`de tüketilmektedir. Hükümetin zamları açıklarken dolar kurundaki artışı gerekçe olarak göstermesi, enerjinin yönetilemediğini ve toplum yararını gözetecek şekilde bir enerji planlaması yapılamadığını gizlemeye yöneliktir. 2008 yılında ham petrol varil fiyatı 150 dolar civarındayken, 2016 yıllarında ise 27 dolara kadar gerilediğinde de ve bu gün de 60 dolar civarındaki fiyatlara rağmen akaryakıta kısa aralıklarla zam yapılmaktadır. Özellikle ham petrolün varil fiyatının 2014 yılından sonra yaklaşık yüzde 60 oranında düştüğü buna karşılık ülkemizde bırakın fiyatların düşmesini akaryakıta anılan o yıldan bu yana yaklaşık yüzde kırk yedi oranında zam yapıldığı düşünüldüğünde bütün bu aldatmacaların gerçek olmadığı anlaşılacaktır. Fosil yakıtlara dayalı enerji tercihlerinin bir başka olumsuz sonucu da Türkiye`nin taraf olduğu Paris Anlaşması şartlarına aykırı sonuçlar üretmesi gerçeğidir. Türkiye yirmi üç milyona yaklaşan araç sayısı ve yıllık 40 milyon m3 civarındaki akaryakıt tüketimi sonucu hem CO2 salınımına hem de küresel ısınmaya olumsuz olarak katkıda bulunmaktadır. Buna karşılık akaryakıt tüketiminden elde edilen yıllık 95 milyar TL civarındaki vergi geliri dikkate alındığında akaryakıt fiyatlarının hangi gerekçeyle sürekli zamlandığı gerçeği daha iyi anlaşılacaktır. Bu olumsuz gidişi durdurabilmek için öncelik ve ağırlığın dışa bağımlılığı artıran, ithalat faturasını yükselten enerji tercihlerinden uzak durulması, akaryakıttaki fahiş KDV ve ÖTV oranlarının düşürülmesi ya da kaldırılması, toplu ulaşım politikalarının benimsenmesi ve akaryakıtın kamu ve bütçe açıklarını gideren bir can simidi olmaktan çıkarılması ile mümkündür. Kamuoyuna saygı ile duyurulur. TMMOB Kimya Mühendisleri Odası 47. Dönem Yönetim Kurulu |