TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı‘nın açış konuşması ile başlayan toplantıda söz alan Danışma Kurulu üyeleri, önümüzdeki dönemin mücadele konularına yönelik önerilerini dile getirdiler. Toplantıda sırasıyla; Mehmet Torun (MADENMO), Mehmet Besleme (KMO), Ali Ekber Çakar (MMO), Kaya Güvenç (MMO-TMMOB Eski Başkanı), Ertuğrul Candaş (HKMO), Cengiz Göltaş (EMO), Erhan Karaçay (EMO), Musa Çeçen (TMMOB Yüksek Onur Kurulu), Beyza Metin (EMO), Ahmet Eniş (MMO), Melih Yalçın (MMO), Emre Ünlü (MMO), Ozan Yılmaz (Peyzaj MMO), Ali Ekinci (MO), Mehmet Kurt (İMO), Necip Mutlu (MO), Ali Fahri Özten (HKMO) konuştu. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı‘nın konuşması şöyle: Sevgili Arkadaşlar, Değerli Meslektaşlarım, İçerisinde bulunduğumuz Genel Kurullar sürecinin dinamizmi, baharın coşkusu ve umudu ile hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. TMMOB 41. Dönem 4. Danışma Kurulu toplantımıza hoş geldiniz. 1 Mayıs "Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü"nün hemen ardına denk gelen bu toplantımızı biraz daha umutlu ve heyecanlı olarak gerçekleştireceğiz. Yaşam koşullarının emekçiler ve ezilenler nezdinde giderek ağırlaştığı, baskının ve sömürünün arttığı, etrafımızdaki ablukanın giderek daraldığı şu günlerde 1 Mayıs meydanlarında milyonların yükselttiği çığlık bir avuç zalimin ve zorbanın kulaklarını sağır ederken, eşitlik ve özgürlük isteyenlerin mücadelesine de umut kattı. TMMOB‘nin mücadele çizgisini, başta Taksim olmak üzere tüm1 Mayıs alanlarında çoğaltarak umut ikliminin yeşermesine katkıda bulunan tüm arkadaşlarıma, emeklerine sağlık diyerek teşekkür ediyorum. Sevgili Arkadaşlar, Kapitalizmin merkezinde meydana gelen kriz giderek derinleşirken, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan ve emperyalizmin politikaları doğrultusunda şekil alan karmaşaya paralel olarak ülkemizde de kritik gelişmeler yaşanmaya devam etmektedir. AKP eli ile kurulan yeni Türkiye, ABD‘nin Ortadoğu‘yu biçimlendirme sürecinde önemli bir ideolojik ve askeri güç olarak konum almıştır. Yeni rejim, bir taraftan "Piyasacılıkla bütünleşmiş demokratik İslamcı" model olarak sunulurken, bir taraftan da Suriye‘ye müdahale konusunda aldığı tutum ile emperyalizmin aktif taşeronluk görevini başarı ile yerine getirmeye çabalamaktadır. NATO‘ya bağımlılığın bir sonucu olarak Kürecik‘te kurulan füze kalkanı radar sisteminin bölgede yarattığı gerilim giderek artarken ABD‘den gelen talimat ile İran‘a uygulanan tırnak içindeki "petrol ambargosu"nun faturası ise emekçilerin elektrik ve doğalgaz faturalarına şimdiden yansımıştır. AKP, emperyalizmin yeni egemenlik ve paylaşım arayışının ve kapitalizmin krizinin aşılmasına dönük olarak ekonominin askerileştirilmesi sürecinin taşeronluğunu yapma konusunda dizginlerinden boşalmışçasına davranmaktadır. Bu gidişat içerisinde ülkemizin ve bölgemizin geleceği büyük bir tehlike ile karşı karşıyadır. Dolayısı ile savaş, sömürü ve işgal adımlarının birbiri ardına atıldığı günümüzde bağımsız bir Türkiye‘yi savunmak aynı zamanda bölgemizin geleceği için de kritik öneme sahiptir. Sevgili Arkadaşlar, AKP İktidarı, küresel kapitalizme entegrasyon doğrultusunda uyguladığı neoliberal politikalar ile alt yapıda büyük bir dönüşüm sağlarken bu süreç işçi sınıfına karşı bir savaş şeklinde gelişmiştir. "Ulusal İstihdam Stratejisi"nde esnek istihdam modeli, bölgesel asgari ücret uygulaması ve kıdem tazminatının gaspı ile saldırının şiddeti artırılmıştır. Sendikasızlaşmış, grev ve toplu sözleşmenin olmadığı, kölelik şartlarını aratmayan çalışma yaşamı yasal dayanağa kavuşturulmaktadır. TBMM gündeminde bulunan "Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı" ile "İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun Tasarısı" da işçi sağlığı ve iş güvenliğini piyasaya açmaktadır. Uygulanan neoliberal politikalar ile serbestleştirme-özelleştirme-yerelleştirme-yönetişim yaklaşımı her alanı sarmıştır. Üretim ve istihdam esnekleştirilerek sermaye lehine güvencesiz esnek çalışma biçimleri yaygınlaşmıştır. Sanayi üretimi ithal girdiye bağımlı fason üretime dönüştürülmüştür. Cari açık oranları katlanarak büyümüş, sıcak para hareketleri ekonomiyi esir almıştır. İşsizlik ve yoksulluk katlanarak artmıştır. Sevgili Arkadaşlar, AKP‘nin mekanı metalaştıran siyaseti, tüm yaşam alanlarımız için büyük bir saldırı niteliği taşımaktadır. Bilim insanlarının ve meslek odalarının görüşlerine rağmen 2B kanunu olarak bilinen "Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun" Meclis‘te kabul edilerek talanın startı verilmiştir. Ayrıca önümüzdeki günlerde görüşülecek olan "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı" ile kentlerimiz büyük bir yıkım ve yağma ile karşı karşıyadır. Kentsel dönüşüm adı altında yaşanacak yıkım için yasa çıkmamış olmasına rağmen şimdiden projeler yağmaktadır. Yasalar ile siyasi iktidara sınırsız yetkiler tanınmış, yargı denetimi dahi ortadan kaldırılmıştır. AKP‘nin yaşam alanlarımıza dair uyguladığı neoliberal politikalar ile kentlerimiz, kıyılarımız, ormanlarımız, akarsularımız, tarım alanlarımız, doğal, kültürel ve tarihi mirasımız ve kamusal değerlerimiz sermayenin talanına sınırsızca açılmıştır. Sevgili Arkadaşlar, Kamuoyunda "4+4+4" olarak bilinen ve zorunlu eğitimi kademeli olarak 12 yıla çıkaran 6287 sayılı "İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" ile sömürü düzenine rıza gösterecek dindar bir neslin yetiştirilmesi, artık devletin temel görevleri arasına girmiştir. Piyasanın ucuz iş gücü ihtiyacına yanıt üreterek çocuk işçiliğin yaygınlaşmasını sağlayacak olan sistem ile eğitimin özelleştirilmesinin de yolu açılmıştır. Yeni sistem ile açığa çıkan okul ihtiyacı da kamu-özel ortaklığı projeleri ya da kiralama yöntemi gibi piyasalaştırma uygulamaları ile karşılanacaktır. "İleri demokrasi" adı altında kurulan baskı rejiminin ülkemizi açık bir hapishaneye çevirmiş olması, gerçek demokrasi ve adalet taleplerini de ön plana çıkarmaktadır. Ülkemizin, basın özgürlüğü sıralamasında dünyadaki 197 ülke arasında 117. sırada olması durumu açıklamaya yetmektedir. Yargı sistemi, özel yetkili mahkemeler ve Terörle Mücadele Yasası ile tüm muhalif kesimlere karşı bir tehdit unsuruna dönüşmüştür. Kürt sorununda yüz binlerin taleplerini ve istemlerini görmezden gelen yaklaşım, baskı ve şiddete dayalı yöntemlerle kardeşliğin ve bir arada yaşama zeminlerinin giderek tahrip olmasına ve çözümsüzlüğün hâkim olmasına sebep olmaktadır. Sevgili Arkadaşlar, Emperyalizme bağımlılık içerisinde gelişen kamu yönetiminin ve hizmetlerinin piyasalaştırılması ve otoriter bir yapıya dönüştürülmesi süreci içerinde meslek alanlarımız ve örgütümüz TMMOB‘ye yönelik gelişen saldırılar artmaktadır. Açık bir şekilde görülmektedir ki, AKP eliyle kurulan yeni Türkiye‘de TMMOB ve bağlı Odalarına yer yoktur. KHK‘lar, yönetmelikler ve genelgeler aracılığı ile mesleğimize ve örgütlerimize yönelik işlevsizleştirme, etkisizleştirme hamlelerinin önümüzdeki dönemde daha da çok artacağı açıktır. Sevgili Arkadaşlar, Tüm bu olumsuzluklara ve saldırılara rağmen Genel Kurullar sürecimizi demokrasi şöleni olarak gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Yeniden ya da yeni görev alan arkadaşlarımızın omuzlarında mücadelemizin büyüyeceğine inancım tam. Önümüzdeki dönemde göreve gelen arkadaşlarımızı bu anlamda zorlu süreçler beklemektedir. Etrafımızdaki ablukanın dağıtılması ancak güçlü bir örgütlenme ile mümkün olabilir. TMMOB örgütlülüğünü büyütmek ve güçlendirmek, yeni dönemin temel görevleri arasındadır. 1 Mayıs meydanlarının gösterdiği gerçeklik, bu ülkenin ezilenlerinin ve emekçilerinin mücadelesi karşısında hiçbir gücün duramayacağıdır. Şimdi 1 Mayıs alanlarında ortaya çıkan enerji ile bütünleşerek yolumuza aynı kararlılık ve disiplin ile devam etmenin vaktidir. Karanlığın karşısında umudu çoğaltmanın vaktidir. 1 Mayıs alanlarında işçi tulumunu giyen umudun, gelecek güzel günlere çağrısını kulaktan kulağa yaymanın vaktidir. Aklımızın ve umudumuzun yolu açık olsun. Hepimize kolay gelsin. Mehmet SOĞANCI TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı |