1908`de, yine New Yorklu tekstil işçisi 15 bin kadın oy hakkı, çalışma saatlerinin azaltılması, çocuk işçiliğinin yasaklanması gibi taleplerle "Ekmek ve Gül" sloganı ile yürüdüler. 1910 yılında, Kopenhag`da düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı`nda Almanya Sosyal Demokrat Partisi`nden Clara Zetkin ve Rosa Luxemburg ölen kadın işçiler anısına mart ayının bir gününün Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını önerdiler. Oybirliğiyle kabul edilen bu öneride aynı zamanda kadınların siyasal ve sendikal hakları da gündeme getirilmişti. Kadınlar Günü ilk kez 1911`de Sosyalist Enternasyonalin çağrısı ile milyonlarca kadının bir araya geldiği mitinglerle Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre`de kutlandı ve tüm dünyada kutlanmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yılı zorlu mücadele içerinde geçirdik. İran`dan Afganistan`a, Türkiye`den İspanya`ya tüm dünyada kadın direnişleri herkese örnek oldu. Türkiye`de İstanbul Sözleşmesi`ni savunmak için verdiğimiz mücadele, bütün toplumun anayasal haklarının sembolü haline geldi. Siyasal, toplumsal ve ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte artan işsizlik ve güvencesiz çalışma koşulları, kadınları bir de artan cinsiyet ayrımcılığıyla etkiledi. İş ilanlarında "getir-götür işlerini yapacak kadın mimar-mühendisleri" aranmaktadır ilanlarına tanık olduk. Tüm bunlarla mücadele içerisinde bir yıl geçerken maalesef 6 Şubat gecesi 11 ilimizi etkileyen büyük bir deprem felaketi yaşadık. 20 yıllık iktidar dönemi boyunca AKP, her fırsatta, rant ve talan politikalarında kendisine engel olarak gördüğü TMMOB`nin yetkilerini kısıtlamak, meslek alanındaki denetimlerini engellemek için bir yasal düzenlemer yaptı. Yaşadığımız deprem felaketi bize bir kez daha bu ülkede ne kadar güvensiz ve yalnız olduğumuzu gösterdi. Yıkılan binlerce konut, enkazlardan gelen yardım çığlıklarına müdahele edilmemesi, soğuktan ölen çocuklar, insanlar, yardım ve kurtarma çalışmalarının engellenmesine hep birlikte şahit olduk ve hala barınma sorunu yaşayan depremzedeler içme suyuna bile ulaşamıyorlar. Türkiye ve Suriye`yi vuran depremlerden sağ kurtulan birçok kadın, felaketten hemen sonraki yardımların "cinsiyet körlüğünden" şikayet ederken, bazıları aşırı kalabalık barınaklarda, kendilerinin ve çocuklarının güvenliğinden kaygı duyarak yaşıyor. Elbette bu süreçte en çok etkilenen yine kadınlar, çocuklar ve LGBTİ+`lar oldu. Aile olmayan tek yaşayan kadınlara ve LGBTİ+`lara çadır verilmedi. Evleri yıkılan kadınlar eski eşlerinin yanına dönmek zorunda kaldı ve tekrar şiddete uğradı. Enkazdan çıkarılan annesiz babasız kalan çocukların akibeti ise bilinmiyor. Bölgede hala temizlik, hijyen, barınma ve sağlık sorunları devam ediyor. Tüm erkekler ve kadınlar aynı tuvaleti kullanıyor sayıları yetersiz ve hatta bazı bölgelerde tuvalet imkanı bile yok. Duş imkanı olmadığı gibi kadınların ihtiyacı olan hijyenik ürünler yine dayanışmalar ile bölgeye ulaştırılıyor. Bu süreci hamile olarak geçiren kadınların doktor kontrolleri askıya alınmış. Birçok kadın canını zor kurtardığını anlatırken hamileliğin seyrine ilişkin doktora gidemiyor.
Haneyle ilgili temel ihtiyaçların karşılanması, çocukların beslenmesi, hastalanmaması da bir rol model olması da hep kadından bekleniyor ve çadırlarda bu koşullar aynı şekilde devam ediyor. Bölgede umudu yeşerten çok ciddi bir kadın dayanışması da var. Biz kadınlar yaşamın her alanında dayanışmaya ve mücadeleye devam edeceğiz. Yaralarımızı birlikte saracağız. Bilimi görmezden gelen, hayatlarımızı karartan rantçı düzeni hep birlikte yeneceğiz. Erkek egemen sistemin dayattığı sömürü ve şiddet düzenine son verip, eşit ve özgür bir dünyaya kavuşmak için mücadelemize, dayanışmamıza ve örgütlülüğümüze sahip çıkmak, yeniyi kurmak için gücümüz var. 8 Mart Dünya Kadınlar Günümüz Kutlu Olsun sevgili meslektaşlarımız.
Yaşasın Kadın Dayanışması Yaşasın 8 Mart
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası 48.Dönem Yönetim Kurulu adına Yönetim Kurulu II. Başkanı Özlem Kizir |