TMMOB YAPI DENETİM KOMİSYONUNUN 09.02.2023 TARİHİNDE YAPILAN KOMİSYON TOPLANTISINDA KİMYA MÜHENDİSLERİ ODASININ GÖRÜŞLERİ Öncelikle tüm ülke halkımıza ve deprem afetzedelerine başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. 1999 depreminde yaşamış olduğumuz deprem felaketinde " 4708 sayılı yapı denetim yasası ve yapı denetim yönetmeliğine istinaden kurulan yapı denetim laboratuvarlarının vermiş olduğu denetim hizmetlerine rağmen karşı karşıya gelinen felaketin sonucunu değerlendirdiğimizde ,alınan önlemlerin etkisiz, günü kurtarmaya yönelik çabalar olduğu açıktır... Bu yasa ile, yapı üretiminde, standart ve şartnamelere uygun yapı malzemesi kullanılarak üretilmesini sağlamak için yapı denetim laboratuvarları kurulmuştur. Deprem felaketlerinde, olası zararın en aza indirgenmesi amaçlanmış, projesine uygun bina sistemlerinin yapılmasına gayret gösterilmiştir. Ancak 06 Şubat 2023 depreminin gerçekleşmesinden sonra bir aylık süre içinde ilgili bakanlık yetkililerince "Depremden etkilenen illerimizde bugüne kadar 50 bin üzerinde can kaybı ve 227 bin 27 binanın acil yıkılacak, ağır hasarlı ve yıkık olduğunu" ifade edilmiştir. Felaketin boyutları alınan önlemlerin hiçbir yararının olmadığını ortaya çıkarmıştır. Deprem bölgesi Malatya`da görsel olarak TV ‘de irdeleme şansına sahip olduğumuz Asur inşaata ait bir yıllık bir geçmişi olan çok katlı binanın adeta zemine gömülmesi görüntülendiği esnada, vatandaşla yapılan röportajda ,çöken binanın zemin katındaki taşıyıcı kolonların kesildiği ibretle ifade edilmiştir. Kaldı ki söz konusu binanın önüne satış amaçlı konan tabelada binanın depreme dayanıklı olarak üretildiği belirtilmiş olup beton sınıfının C 35/40 olduğu (!) tabelada yazılı olarak durmaktadır. Bilindiği üzere TS EN 206:2013+A1 Ocak 2017 Beton - Özellik, performans, imalat ve uygunluk standardı Çizelge-12 de belirtilen beton sınıfları arasında adı geçen beton sınıfının C35/45 olması gerektiği açıktır. Her bir dairesi oldukça pahalıya satılan bu yapının beton sınıfından bihaber insan grubunun yüklenici firma olarak ortaya çıkıp insan canına kıydıkları, tabelalarındaki yanlış bilgilendirmeden kolaylıkla anlaşılmaktadır. Asıl tartışılması gereken konunun ise; depremde bu denli çok can ve mal kaybına yol açan sorunun mühendislik disiplini içinde neden kaynaklandığını bulmak ve çözüm önerileri getirmek olmalıdır. Bir önceki Marmara depremi sonrasında, ülke çapında bilim adamlarının katılımı ile yapılan deprem konseyinde , konu uzmanlarınca uzun uzun değerlendirilmiş ve can kayıplarına yol açan asıl nedenin kalitesiz malzeme (Çimento, Beton ve Demir Çelik Çubuk) ile zemin etüdü yapılmayan, yeterli denetimlerden yoksun , projesine uygun olmayan kalitesiz yapı imalatından kaynaklandığı gerçeği bir kez daha şamar gibi yüzümüzde patlamıştır. Beton üretiminde ana yapı malzemesi olarak çimento kullanılmaktadır. 1999 depreminde, Bayındırlık Bakanlığı teknik elemanlarınca, hasar tespitinde yapılan denetimlerin içeriği; beton imalatına ait karot numunesi alınarak dayanım tespiti yapılması ve beton numunelerinin proje dayanım değerlerine uygun olup olmadığının belirlenmesi, yapıda kullanılan demir çelik çubuk örnekleri alınarak beton üretimine uygunluğunun test edilmesi, deprem bölgesindeki hazır beton fabrikalarına ait beton reçetelerindeki bileşenlerin kontrolü, beton karışım oranlarının incelenmesi ve yapılan tespitlerle ilgili raporumuzu düzenlemekten oluşmakta idi. Bu incelemelerde hemen hemen yöredeki bütün hazır beton tesislerinde beton üretiminde çimento olarak PÇ 32.5 N/mm2 tipi çimento kullanıldığı, bunun yanında genellikle beton sınıfı olarak B160 kgf/cm2 , B225 kgf/cm2 düşük , eski beton sınıflarının tercih edildiğini saptanmıştı. Deprem öncesi Bursa Bayındırlık İl Müdürlüğü binası önüne dökülen betonun bir aylık olmasına rağmen betona parmak sokulabildiğini Bayındırlık Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü laboratuvarına resmi olarak iletilmesi sonucunda , Bursa`ya gidilip olay yeri incelendikten sonra betonun döküldüğü ilgili çimento fabrikasından TS 26 Traslı çimento örnekleri alınıp, Yapı İşleri Genel Müdürlüğü Laboratuvarlarında normal, anormal hava koşullarında çimento testleri yapıldı ve görüldü ki; traslı çimento 28 günde sağlaması gerekli basınç dayanımını daha geç sağlayabilmekte idi. Böylece çimentoda aranan standart dayanım değerleri sağlanamamaktaydı. Literatür taramasında Avusturya, İsviçre ve Almanya`da traslı çimento üretiminin bina inşaatlarında suya karşı fazla ihtiyaç göstermesinden dolayı bu çimento tipinin Avrupa ülkelerinde bina inşaatlarında kullanılması yıllar önce yasaklanmış, sadece ,kanal kanalet ,agresif su ,baraj kütle betonlarında ,yani suyla muhatap olan yapı yerlerinde kullanılmasına izin verildiği tespit edilmişti . Yapılan araştırmalar sonucunda, deprem gözlemlerimizle birlikte araştırma dokümanı raporu Bakanlığa sunuldu. Böylece Traslı Çimentonun bina inşaatında kullanılmaması ve bina inşaatında kullanılan PÇ 32.5 N/mm2 çimentosu yerine CEMI 42,5 R N/mm2 çimentonun kullanılması bakanlıkça genelgeleriyle tüm valiliklere duyuruldu. Çimento dayanımında 10N/mm2 daha fazla dayanım aranması zorunluluğu ülke depremselliği karşısında çok önemli bir kazanımdı. Geleneksel beton üretim türü olan B 160,B225 yerine yeni dayanım sınıflarına göre beton üretimleri gerçekleştirilerek özellikle deprem bölgelerinde C 30/37 kullanılması zorunluluğu ile beton proje dayanım sınıflarını ikiye katlanmıştır. Ne yazık ki Traslı Çimentonun yasaklanması sonrasında Traslı Çimento standardının adı önce katkılı çimentoya sonra Kompoze Çimento daha sonra birkaç tür puzolanlı çimento adı altında yürürlüğe kondu. Sonraki aşamada çimento üreticilerinin ısrarı sonucunda yaptırımcı bakanlığında direnci kırıldı ve TS EN 197-1`e göre, birçok katkılı çimento türü üretilmeye başlandı. Böylece CEM I 42,5 R çimentosu kompozisyonunda olduğu gibi %95 klinker %5 minör malzeme kullanılırken TS 26 traslı çimento yerine üretilen hidrolik bağlayıcı özellikli katkı (puzolan) ilaveli çimentolar üretildi. Çizelge-1 incelendiğinde; adı geçen katkılı çimentolarda, kütlece % bileşen olarak % 55 ‘e varan katkı malzemesi/puzolan konulduğu görülmektedir. Puzolan-katkı ilaveli çimentolarda katkı miktarı arttıkça çimento dayanım süreci/ hidratlaşma süreci uzamakta, erken günde dayanım değeri düşmektedir. Çimento minimum dayanımı 42.5 N/mm2 olunca yine aynı mahfiller tarafından CEM I 42.5 R çimentosunun kullanımının ülkemiz için lüks olduğunu dillendirilmeye başlandı. Bu tez, yaptırımcı Bakanlık tarafından resmi olarak kabul edilmedi, ama tüketiciye CO2 salınımının azaltılması nedeniyle çimento klinkerini üretmek için gereken yüksek sıcaklıkların (= yüksek yakıt enerjisi kullanımı) düşürülmesi dolayısıyla klinker oranı yüksek çimento kullanımının azaltılması tercih edildi. Kireçtaşının asitten arındırılması sırasında prosesle ilgili CO2 emisyonları daha düşük sıcaklıklarda üretilen CEM II, CEMIII, CEM IV ve CEM V türü çimentolar daha çok kullanılmaya başlandı. Sıralamış olduğumuz çimento sınıflarının tümü CEM I 42.5 R türü çimentodan daha düşük dayanım sağlamaktaydı. Ama bina üretiminde, çimentonun statik basınç dayanımının, asla göz ardı edilmemesi gereken bir konu olduğunu unuttuk.! Tüketicinin yeterince bilinçli olmaması, çimento bileşimindeki klinker miktarının azaltılması ile çimento, aranan dayanım değerini 28 gün yerine 56 günde sağlaması, yüklenici firmaların ,beton iskele/kalıp söküm tarihine uymaması, puzolanlı çimentoların bilinçsizce tüketimi ve kalite kontrolünden yoksun denetimsiz malzeme sonucunda, depremselliği bir yaşam biçimi olarak yaşayan ülkemizde bu felaketlerle sıklıkla karşı karşıya kalmamız kaçınılmazdır. Ya bina üretiminde CO2 salınımını azaltmak için düşük yakıt enerjisi kullanılan düşük dayanımlı çimentodan vazgeçeceğiz, ya da İnsanların enkaz altında kalıp ölümüne seyirci kalacağız. ! CEM I çimentosuna nazaran erken priz alamayan katkılı çimentolar ile üretilen beton yapı elemanları deprem yükü altında yeterli aderansı sağlayamayarak çökmekte, insanların can ve mal emniyetini ortadan kaldırmaktadır. Kimya Mühendisleri Odası olarak acil yapılması gereken önerilerimiz aşağıda sıralandırılmıştır. 1 -Yapı denetim yasası, yetersizliğinden dolayı yeniden hazırlanmalı, 2- Ana yapı malzemesi çimentonun, 4708 sayılı yasa kapsamına alınarak ,fiziksel ve mekanik dayanım testlerinin taze beton, sertleşmiş beton ,demir çelik çubuklar gibi yapı denetim laboratuvarında test edilme zorunluluğu getirilmelidir. Çimentocunun "ben çimento ürünümü her sevkiyatta test ediyorum" tezi ile yetinilmemelidir! Hazır betoncuya, her sevkiyatta gönderilen çimento analiz raporu istenmeli hem hazır beton firması hem de bakanlığa bağlı yapı denetim laboratuvarınca 2,7 ve 28 günlük fiziksel ve mekanik testler bakımından TS EN 197-1 standardına uygunluk aranmalıdır. Kaldı ki hazır beton üreticisi ile demir çelik çubuk firmaları da ürünlerini kendi laboratuvarlarında test ettikten sonra kullanım sahasına sevk ettirmelerine rağmen yasa gereği yapı denetim laboratuvarlarınca bağımsız kuruluşlarca ayrıca denetime tabi tutulmaktadır. Çimento ana yapı malzemesinin yapı denetim laboratuvarlarınca denetim altında olmayışı hazır betoncu ve demir çelik üreticileri açısından da haksız rekabete yol açmaktadır. 3-Deprem bölgelerindeki yapı imalatında üretilen betonlarda C 30/37 beton sınıfının altında daha düşük kalitede beton kullanılması yasaklanmalıdır. 4-Deprem bölgesindeki dökülen betonlarda kullanılan çimento, özellikle CEM I 42.5 R tipi çimento olmalıdır. 5-Deprem bölgelerinde dikine yapı boyu en fazla 5 katla sınırlandırılmalıdır. 6-Beton döküm sezonunda, hazır beton firmalarının çimento fabrikasından çimento temini güçleştiğinden hazır beton firmalarına satın alma kotaları uygulanarak çimento sevkiyatı azaltılmakta ve henüz üretimden çıkan sıcak çimentonun soğumadan direkt betona katılması, beton imalatı için çok önemli bir soruna yol açmaktadır. Hazır beton fabrikasına yeterince soğutulmamış ,sıcak sevk edilen çimentonun diğer beton bileşenleri ile karıştırılması sonucunda çimento,1m3 beton için karışıma giren karma suyunu buharlaştırıp azaltarak, beton için öngörülen S/Ç oranının bozulmasına neden olmaktadır. Böylece beton çökme değeri irsaliyede öngörülen değerlerden düşük çıkmakta, taze beton katılaşmakta, yerine yerleştirilmesi güçleşmektedir. Sıcak çimento etkisiyle, beton döküm alanına eksik karma suyu ile iletilen beton içine betonun işlene bilmesini sağlamak için bilinçsiz tüketici ve inşaat sahasında beton döküm işini yapan taşaron firma elemanlarının betona su katması sonucunda beton karışımı içinde birim hacme düşen çimento miktarını azaltarak dökülen betonda basınç dayanımının düşmesine yol açmaktadır. Basınç dayanım sınıfı bir veya iki sınıf aşağıya çekilmekle beton proje dayanım sınıfı öngörülen dayanım sınıfının altında gerçekleşmiş olmaktadır. Bu nedenle sıcak çimentonun olumsuz etkisini azaltmak için TS 13515 standardında şantiyeye getirilen beton karışımına katılacak çimento sıcaklığı, maksimum 80 °C ile sınırlandırılmıştır. Hazır beton firması, sezonu aralıksız bir çalışma temposu içinde geçirdiğinden, çimento malzemesi fabrikadan yaklaşık 120 °C de üretime sunulduktan sonra hazır beton üretim merkezine sevk edildikten sonra hemen betona katılmamalı, tesiste dinlendirilip uygun kullanım sıcaklığına ulaşıldığında çimento santraline sevk edilmelidir. Bu işlem için, hazır betoncu, çimento silolarında maksimum 80 °C standart sıcaklığa düşmüş , dinlenmiş çimento bulundurmalı , üretimde ilgili standartta belirtilen normal sıcaklıktaki çimento kullanmak zorundadır. Bu uygulamanın yaptırımcı kuruluş elemanları tarafından bir sondalı termometre ile ölçülüp tespit etmesi oldukça kolay bir işlem olup toplumsal yararı oldukça büyüktür. 7-Yine betonun önemli bileşenlerinden olan beton agregalarının kalite kontrolünde ; Agregaların öngörülen kirlilik değerinin max. % 4 olarak belirtilmesi, kirli olan 0/4 mm ince beton agregasının güvenli kullanılmasına mümkün kılabilmektedir. Eski TS 706 agrega standardında % 4 olarak belirlenen kirlilik değerinin, TS EN 933-9 Agregaların geometrik özellikleri için deneyler - Bölüm 9: İnce tanelerin tayini - Metilen mavisi deneyi 02.03.2022 standardından çıkarılması gerekmektedir. Yeni standarda göre metilen mavisi harcaması olarak belirtilen ve her hazır beton firmasını serbest bırakan işletme metilen faktör değerinin < 1.60 olarak sınırlandırılması gerekmektedir. (öngörülen metilen faktör değeri Ankara ‘da bulunan, agrega olarak kireç taşı (CaCO3 % 98,57) kullanan bir hazır beton firmasının 10 yıllık ARGE laboratuvar çalışma kitapçığından alınmıştır.) Böylece düşük kirlilik faktör değerlerine sahip agregaların kullanılmasıyla öngörülen beton basınç dayanımı kolaylıkla sağlanacak, çimentodan önemli tasarruf sağlanmış olacaktır. Bilgilerinize arz ederim. Ömer İÇEMER Kimya Mühendisi TMMOB Yapı Denetim Komisyon üyesi |