"Demokratik meslek örgütleri olarak, halkoylamasına sunulan Anayasa paketine ilişkin görüş ve değerlendirmelerimizi kamuoyu ile paylaşmayı görev olarak kabul ediyoruz. Odalarımız, mesleki alanlarına ilişkin bugüne kadar yargı önüne taşıdığı davalarla, idarenin hukuka ve kamu yararına aykırı işlemlerinin iptalini sağlamıştır. Yapılan Anayasa değişikliğiyle idari yargıya yapılan müdahale, bileşenlerimizin taraf oldukları konularda sürdürdükleri mücadeleyi de sınırlandıracaktır. Anayasa değişikliği ne yazık ki Akademik Odaların kamu yararı açısından yargı önüne taşıdığı pek çok idari işlemin iptaliyle sonuçlanan süreçlere yönelik olarak yargı yetkisini kısıtlamaya dönük bir müdahale içermektedir. Anayasa değişikliğinin toplumsal mücadele ve hak arama çabalarına darbe niteliğinde hükümler taşımaktadır. Bu durum, Anayasa değişiklik paketinin Akademik Odalar tarafından ayrıntılı olarak incelenmesini zorunlu kılmıştır. Anayasa paketiyle ilgili sürdürülen siyasal kampanyalarda konu bir anayasa tartışmasının ötesinde genel ifadeler kullanılarak, hükümetin 7 yıllık siyasetiyle sınırlı ele alınmaktadır. Diğer yandan düzenlemelerin ülkenin demokratikleşmesinde ileri bir adım olduğunu varsayan yaklaşımlar da genel söylemlerle ifade edilmekte ve değişiklikleri "Hükümet yaptığı için karşı çıkıldığı" gibi söylemler öne çıkarılmaktadır. Halbuki anayasa değişikliğinin getirdiği düzenlemelerin tek tek ele alınması kadar, bütüncül olarak değerlendirilmesi ve genel yaklaşımların dışında ülkenin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal ve siyasal koşulların içerisinde ne anlam ifade ettiğinin tartışılması zorunludur. Ülkenin yeniden dizaynına dönük olarak ne tip ipuçları içerdiğinin, tarihsel boyutuyla ayrıntılı olarak ifade edilmesine, her kurumun kendi alanından detaylı olarak incelemesine ihtiyaç bulunmaktadır. Anayasa değişikleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde öncelikli olarak yargının hedef alındığı görülmektedir. Demokratik işleyişin temeli olan kuvvetler ayrımı ilkesine müdahale anlamına gelen bu değişiklikler ile iktidarın kontrolsüz bir güç arayışında olduğu anlaşılmaktadır. Yürütmeyi temsil eden siyasal iktidarın denetleyicisi konumundaki yargının iktidara bağımlılığının artırıldığı ve denetim yetkisinin kısıtlandığı tespit edilmektedir. Temel hak ve özgürlüklerin öncelikli olarak güvencesi hukuk devleti ilkesidir. Yargı bağımsızlığı ve iktidarın denetlenebilirliğini ortadan kaldıran bir anayasa değişikliği ile getirildiği iddia edilen hakların kullanılabilirliğini engellemektedir. Yargıya yönelik düzenlemeler dışındaki anayasa değişikliği paketinde yer alan diğer hükümler ise mevcut hakların bile güvence içerisinde yaşamda yer bulamadığı bir ortamda anlamlı olamamaktadır. TBMM`de grubu bulunan partilerin itiraz etmediği, simgesel de olsa iyileştirmeler sağlayan değişikliklerin çoğu zaten uygulamada olan veya yasalarla güvence altına alınması gereken temel hak ve özgürlüklere ilişkindir. Ülkemizin idari yapılanmasında otoriter ve totaliter eğilimleri güçlendirici bu değişikliklerin yanında halkoylamasına sunulmasına gerek olmayan, çoğu yasa düzeyinde rahatlıkla yaşama geçirilebilecek olan düzenlemeler pakete iliştirilmiştir. Hatta yasal olarak mevcut olmasına rağmen işletilmeyen yada içeriği boşaltılan haklar büyük adımlarmış gibi sunularak anayasa paketine konulmuştur. BAOB olarak yaptığımız bu çalışma ile kamu yararı ve hukuk devleti ilkesinin tahrip edilmesine karşı, meslektaşlarımızı ve kamuoyunu anayasa değişikliğine ilişkin halk oylamasında "HAYIR" oyu vermeye çağırıyoruz. 12 Eylül darbesinin yaratmaya çalıştığı "denetlenemeyen, sorgulayamayan iktidar" kavramına karşı bugüne kadar yürütülen mücadelenin sona erdiğini tescilleyecek olan bu değişiklikleri reddetmek, tüm yurttaşların birincil görevidir. Tüm meslektaşlarımızı, 12 Eylül rejimini pekiştirecek, kontrolsüz güç oluşumunu hedefleyen bu değişiklik paketine karşı "HAYIR" oyu vermeye çağırıyoruz." |