Gıda fiyatlarındaki enflasyonun sorumlusu üreticiler değildir. Aksine, ürettikçe zarar eden bir sektördür. Yaşamakta olduğumuz gıda enflasyonuna ilişkin bir rakam vermeyeceğim, çünkü hep birlikte yaşıyor, etkisini iliklerimize kadar hissediyoruz. Her yeni bir gün, bir önceki günü fiyatların özlendiği bir süreci hep birlikte yaşıyoruz. Bu nedenle herhangi bir rakam vermeye gerek yok. Gıdalardaki enflasyonun gerekçelerini aşağıda özet olarak açıklamaya çalışacağım. Ülkemizde gıda üretimi planlı değildir. Üretici bir yıl önceki yılda üründe sünni olarak yaratılan arz/ talep dengesine göre fiyatlara göre üretim yapmaktadır. Gıda üretimindeki temel girdiler olan gübre, tohum ve tarımsal ilaçlar döviz ile ithal edilmektedir. Dövizdeki yükselişin gıda fiyatlarına etkili olması, stratejik önemdeki gübre ve tarımsal ilaç fabrikaların özelleştirilmiş olmasıdır. Ayrıca tohumdaki uygulamalar da dışa bağımlılığı artırmaktadır. Başka bir anlatımda temel girdilerde dışa bağımlı hale getirilmiş olmamızdır. Üreticilerin ürünlerini pazarlama sorunlarından kaynaklı Sözleşmeli tarım modeline benimsemesi sonucunda, üreticileri daha fakirleştirmekte, zincir marketleri ise zenginleştirmek nedir. Sözleşme de alım fiyatı bir yıl önceden belirlenmekte, tüketicilere satış ise günün enflasyonuna göre belirlenmektedir. Böylelikle üretici ürününü çok ucuza satmış olmakta ve enflasyondan daha fazla etkilenmiş olmaktadır. Özel günlerde gıda satış noktalarında ki fiyat artışı ise tamamen keyfiyete bağlıdır. En çok etkilenen tüketici ve üreticilerdir. Bu sistemde üreticileri ve tüketicileri koruyacak bir düzenlemeye acilen gereksinim vardır. İlgili kurumlarca değişik tarihlerde değişiklikler yapılan yasal düzenlemelerde üretici ve tüketiciler öncelikli olmamıştır. Örneğin; Toptancı Hallerde üretici kooperatiflerine ayrılan satış yerleri, her düzenlemede sayıları azaltmaktadır. Üretimden tüketime kadar ulaşım zincirinde halen büyük eksiklikler bulunmaktadır. Aracıların, tüccarların etkinliği belirleyici olmaktadır. Bu nedenle yazılı ve görsel medyada buna örnek haberler sıkça izlemekteyiz. Gerek üretimde gerekse satış ve pazarlamada üreticiler örgütsüz olduğu için arz ve talep dengesi başka kesimlerce belirlemektedir. Toptancı hallerinde olduğu gibi semt pazarlarında da üreticiler, ürünlerini istedikleri fiyata göre değil, satıcıların belirlediği fiyatlardan satış yapmak zorunda kalmaktadırlar. Bütün bunların ötesinde en önemli olgu iktidarların dış kaynaklı yönlendirilmesi ile uygulamalarıdır. Anımsayalım, 24 Ocak 1980 yılında alınan kararlarda; Döviz kuru serbest bırakıldı. Üreticilere yapılan sübvansiyonlar kaldırıldı. Serbest piyasa kuralları geçerli oldu. Gıdalarda uygulamada olan NARH ( satışlarda kar oranının belirlenmesi ) uygulaması kaldırıldı. Narh uygulamasında belediyeler yetkili olup, Zabıta ve İktisat Müfettişleri ile kar oranları kontrol edilmekte olduğu için, belirlenen değerin üzerinde satış yapılamıyordu. Bu uygulama kalkınca belediyelerdeki iktisat kadroları da kaldırıldı. Gıdaların üretim izinleri ve denetimi bugünkü adıyla Tarım ve Orman Bakanlığına verildi. Böylelikle belediyeler, TSE ve birçok kurum denetim dışında kaldı. Dolayısıyla ürünlerin kontrolü yetersiz kalmasının yanı sıra, tüketicinin şikayet etme kolaylığı da kalkmış oldu. Ayrıca şüphe üzerine analiz ücretli olması en önemli engel oldu. Açıkça anlaşılacağı üzere gıdalardaki enflasyonun kaynağı iktidarların yanlış politikalarındadır. Hasan KÜÇÜK TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı |