TMMOB Engelli Mühendis Mimar Şehir Plancıları Çalıştayı 24 Aralık 2011 tarihinde Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi`nde düzenlendi. Çalıştay kapsamında gerçekleştirilen 3 oturumda engellilerin karşılaştıkları sorunlar ele alındı. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı açılışta yaptığı konuşmada, çalıştay kapsamında düzenlenecek "Engelli Mühendis, Mimar ve Şehir Plancısı Olmak" başlıklı forumun TMMOB açısından ayrı bir öneme sahip olduğunu belirterek, "Bu tartışmaların; meslektaşlarımızın sosyal, siyasal ve mesleki yaşamlarında hangi zorluklarla karşılaşarak inadına çalışmaya ve yaşamaya devam ettiklerinin TMMOB ortamında yeterli düzeyde kavranmasına ve bilince çıkarılmasına büyük katkısı olacaktır. Forumda gerçekleşecek tartışmaların ve ortaya konan görüşlerin aynı zamanda TMMOB‘ye yol haritası çıkarabilecek bir altlığı üreteceğine de inanıyorum" dedi. Çalıştayın ilk oturumda "Engelli Yaşama Toplu Bakış" başlığı altında; "Engelliler ile ilgili mevcut yasa ve yönetmelikler, BM Uluslararası Engelli Haklar Sözleşmesi, engelliler için ulaşılabilirlik, engellilere psikolojik ve sosyal etkiler" konuları ele alındı. İkinci oturumda, T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü, ODTÜ Mezunlar Derneği Engelsiz Yaşam Komisyonu, Çankaya Belediyesi, Engelliler Konfederasyonu ile Dikkat Eksikliği Hiperaktivite ve Özel Öğrenme Güçlüğü Derneği temsilcileri çalışmalarını ve görüşlerini aktardı. Çalıştayın son oturumda ise "Engelli Mühendis, Mimar ve Şehir Plancısı Olmak" başlığı altında bir forum gerçekleştirildi. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı‘nın konuşması şöyle: Değerli Konuklar, Sevgili Arkadaşlar, Hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu adına sevgiyle, saygıyla, dostlukla selamlıyorum. TMMOB Engelli Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Çalıştayı‘na hoş geldiniz. Bugün, bilim ve tekniğin insanlık yararına kullanılmasının bilincini ve kültürünü, yol ve yöntemlerini, üyelerimizden aldığımız güç ile üreten ve icra eden çabalarımıza, kolektif mekanizmalarımızdan birisi olan çalıştay aracılığıyla bir yenisini daha ekliyoruz. TMMOB engelli konusunu oldukça önemsemektedir. Bu alanda Birliğimiz bünyesinde yeni bir başlık açıyoruz ve birikimlerimizi bu başlık ile harmanlamaya çalışacağız. Engelli konusunda Birlik olarak daha yolun başında olmanın heyecanı ve umudu ile sizleri sevgiyle, saygıyla, dostlukla selamlıyorum. Değerli Konuklar, Sevgili Arkadaşlar, Bilim ve teknik, insanlığın ihtiyacını karşılamak ve hayatı kolaylaştırmak anlamında tarihsel süreç içinde önemli bir yol kat etmiş ve büyük bir bilgi birikimi oluşmuştur. Ancak bu bilgi insanlık yararına yeterince kullanılamamaktadır. Bilgi, belli bir kesimin elinde bir iktidar gücü olarak konumlandırılmıştır. Kapitalizmin her şeyi piyasa metası olarak tanımlaması ve bilgiyi belli bir kesimin elinde tutması bunun temel nedenlerindendir. Bu durumdan ülkemizde yaşayan engelli yurttaşlarımız daha da fazla etkilenmektedirler. Örneğin, bilim ve teknik depremin doğasını çözmüştür. Bu bilginin ışığında adımlar atıldığında bir doğa olayı olan depremin, insanların canına ve malına büyük zararlar veren bir faciaya dönüşmesinin önüne geçilebilecektir. Ancak daha geçtiğimiz aylarda yaşadığımız Van depremleri sonrası oluşan faciaya baktığımızda hala bilimin ve tekniğin gereklerine göre davranmamakta ısrar edildiği görülmektedir. Buradan, büyük bir acıya dönüşen Van depreminde hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı, yaralı yurttaşlarımıza da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Değerli Konuklar, Sevgili Arkadaşlar, Neoliberal anlayışın biçimlendirdiği günlük yaşam, odağında daha fazla kar hırsı olan politikalar ile giderek tahribata uğramaktadır. İnsani değerlerin yerini piyasa değerleri ile değiştiren hakim anlayış, kolektif yaklaşımı da tasfiye ederek toplumun parçalanmasına ve insanların atomize olmasına yol açmıştır. İnsanları, bağlı oldukları toplumdan ve onun sorunlarından koparan bu anlayış doğal olarak topluma karşı taşınması gereken sorumlulukları da silikleştirmiş ve yok etmiştir. Kapitalizmin tüketim kültürü içerisinde piyasa metası olarak değer biçilmeyen her şey toplumsal anlamda bir değer olma niteliğini kaybetmiş, beraberinde toplumsal çürüme de gelişmiştir. Elbette sosyal devletin tasfiye edilmesi ve devletin üstlenmesi gereken sorumlulukların piyasa koşullarına havale edilmesinin yarattığı koşullarla bu durum çakıştığında tablo daha da netleşmektedir. Bu sonuçlar en fazla da engelli yurttaşları etkilemiştir. Çünkü bu çarpık düzlem engelli yurttaşlarımızı ikinci sınıf bir insan durumuna getirmiştir. Gündelik yaşamın rutin yapısı "engelli" yurttaşlarımız için daha ağır sonuçlar doğurmaktadır. Kentlerimizin fiziki yapısından eğitime, sağlığa, ulaşıma ve çalışma yaşamına kadar tüm alanlar engelli yurttaşlarımız için bir işkencehaneye benzemektedir. Kimi zaman yaşadığımız mekanlarda bir yerden başka bir yere ulaşmak engelli yurttaşlarımız için Çin seddini aşmaya benzemektedir. Nüfusumuzun %12‘sini oluşturan büyük bir kesim, hayatın dışına itilmiş bir durumdadır. Kaldırımlar, yollar, merdivenler, kapılar, tuvaletler, taşıma araçları ve sayamadığımız daha nice şey aşılması gereken birer engel olarak yaşamı zorlaştırmaktadır. Bu sorunların engelli yurttaşlarımız lehine çözülmesi mümkündür. Ancak, 572 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Özürlüler Kanunu ile öngörülen fiziksel çevrenin, kamu binalarının ve kamusal kullanım alanlarının engellilere uyumlu hale getirilmesi yükümlülüğü halen yerine getirilmemiştir. Bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi için tanınan sürenin dolmasına birkaç ay kalmış olmasına rağmen adımların ciddiyetle atılmamış olmasını anlayabilmek imkansızdır. Mevcut sözleşmeler, yasa ve yönetmelikler engelli yurttaşlarımız lehine sonuçlar üretmekten uzak, yetersiz ve kağıt üzerinde düzenlemeler olarak kalmakta, engelliler adeta yok sayılmaktadır. Altında ülkemizin de imzası bulunan Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesinin eki olan İhtiyari Protokolün de onaylanması ve iç hukuk metni haline getirilmesi gerekmektedir. Sevgili Arkadaşlar, Çalışma yaşamını belirleyen politikalar da en çok engelli çalışanları vurmaktadır. Bu durumdan TMMOB üyesi engelli mühendis, mimar ve şehir plancıları da doğrudan etkilenmektedir. Bilindiği üzere 657 ve 4857 sayılı yasalar çerçevesinde zorunlu istihdam kotaları mevcuttur. Özel sektörde 50 ve 50‘nin üzerinde işçi çalıştıran iş yerlerinde %3, kamu sektöründe %4 ve devlet memurluğunda %3 oranında engelli çalışan istihdam edilmesi zorunludur. Özel sektör ve kamu işverenlerinde özürlü personel istihdam edilmediği durumlarda istihdam edilmeyen her bir kişi için para cezası uygulanmaktadır. Bu cezai yaptırım nedeni ile özürlüler için ayrılan kadrolarda personel istihdamı %80‘e ulaşmıştır. Ancak, para cezası devlet memurluğu kontenjanı için uygulanmamaktadır. Devlet Personel Başkanlığı 2011 yılı Ağustos ayı verilerine bakıldığında toplam memur sayısının yüzde %3‘ü olan 44.198 kişilik engelli kontenjanında 23.360 kişilik engelli açığı mevcuttur. Üstelik bu rakamlara 633, 634, 635,637, 638, 639, 640, 641, 644 ve 645 sayılı KHK‘larla yeni kurulan Bakanlıklarda istihdam edilen sayılar ve açık memur sayıları dahil edilmemiştir. Bu rakamlar da dahil edildiğinde engelli memur açığı 30 binin üzerine çıkmaktadır. Engelli yurttaşlarımız için özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetleri devletin asli yükümlülüğü olmasına rağmen bu alan son yıllarda hızla özel sektöre devredilmiştir. Ülkemizdeki işsizlik, yoksulluk ve hayat pahalılığının kıskacı altında engelli yurttaşlarımız bu hizmetlere ulaşamamaktadır. Sosyal devletin tasfiyesi ile daha fazla kar hırsının ağır faturası engelli yurttaşlarımıza da ödetilmektedir. Engelli yurttaşlarımızın piyasanın acımasız koşullarına teslim edilmesi kabul edilemez bir durumdur. Sevgili Arkadaşlar, Çalıştayımızın ilk oturumunda "Engelli Yaşama Toplu Bakış" başlığı altında; "Engelliler İle İlgili Mevcut Yasa ve Yönetmelikler, BM Uluslararası Engelli Haklar Sözleşmesi, Engelliler İçin Ulaşılabilirlik, Engellilere Psikolojik ve Sosyal Etkiler" konuları üzerine değerli meslektaşlarımız ve bilim insanlarımız sunumlarını gerçekleştireceklerdir. İkinci oturumda kurum ve kuruluşların çalışmalarını ve görüşlerini temsilcileri aracılığı ile dinleyeceğiz. Üçüncü oturumda ise "Engelli Mühendis, Mimar ve Şehir Plancısı Olmak" başlığı altında bir forum gerçekleştireceğiz. Son oturumda düzenlenecek olan Forum TMMOB açısından ayrıca bir öneme sahiptir. Bu tartışmaların; meslektaşlarımızın sosyal, siyasal ve mesleki yaşamlarında hangi zorluklarla karşılaşarak inadına çalışmaya ve yaşamaya devam ettiklerinin TMMOB ortamında yeterli düzeyde kavranmasına ve bilince çıkarılmasına büyük katkısı olacaktır. Forumda gerçekleşecek tartışmaların ve ortaya konan görüşlerin aynı zamanda TMMOB‘ye yol haritası çıkarabilecek bir altlığı üreteceğine de inanıyorum. Bu nedenle, engellilik alanı ile ilgili uzman arkadaşlarımızın sunumları sonrasında forum bölümünde, istinasız olarak salonda bulunan tüm mühendis, mimar ve şehir plancısı meslektaşlarımızın söz alarak konuşmaları; duygu ve düşüncelerini, görüş ve önerilerini ifade etmeleri oldukça önemlidir. Öznesinde insan olan TMMOB, mesleki ve toplumsal sorumluluğunun bir gereği olarak engellilik alanına bilim ve tekniğin birikimini ve sorun çözücü gücünü aktarmayı hedeflemektedir. TMMOB Engelli Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Çalıştayı‘nın bu anlamda yolumuzu aydınlatacak bir fener olacağına inanarak yolumuz açık olsun diyorum. |